Uluslararası Adaletin İlk Örneği: Korsanlık Davaları

0
1119
Korsanlar ve anayasa
Karasakal: İlk uluslararası suçlulardan. Kaynak: Jean Leon Gerome Ferris, Wikimedia Commons

İkinci Dünya Savaşı sonrası Nuremberg ve Tokyo duruşmaları, günümüz uluslararası ceza hukukunun başlangıcı olarak kabul edilir. Bugün, uluslararası suçların yargılamaları ya Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası mahkemelerde ya da son dönemlerde daha sık görülen yerel mahkemelerde yapılıyor.

Modern uluslararası ceza hukuku, “evrensel düşman” olarak görülen korsanların yakalanıp cezalandırıldığı çok eski zamanlara dayanmaktadır.


Korsanlık suçlarının günümüzdeki uluslararası suçlulardan soykırım, insanlığa karşı suçlar ya da savaş suçları ile pek benzerlik göstermediği düşünülse de tarih bize tam tersini söylüyor. Ayrıca bugünkü uluslararası adaletin nasıl sağlandığına dair bir ders vermekten de geri kalmıyor.

Filmlerde, dizilerde, kitaplarda; korsanlar her zaman anti-heroyani olumsuz özelliklere sahip baş kahramanlar olarak gösterildi. Süslü kostümlere ve ilginç aksanlara ilham oldular.

-Advertisement-

Korsanlar bir zamanlar bugünün uluslararası düzeninin temelini oluşturan girişimci bölgesel devletlere meydan okuyordu. Mesela, Roma Cumhuriyeti’ne karşı ciddi bir tehdit oluşturarak General Pompey’in bir askeri harekat başlatmasına neden olmuşlardı. 

Uluslararası Adaletin İlk Örneği: Korsanlık Davaları
Anne Bonney, 18. Yüzyılda Karayipler’e saldıran kötü şöhretli İrlandalı korsan.

17. yüzyılın sonları ve 18. yüzyılın başlarında, korsanlar sömürgeci Avrupa için bir tehlike haline gelmişti. Karasakal olarak da bilinen Edward Teach, Charles Vane, Anne Bonney gibi korsanlar düzen içindeki bir medeniyetin içinde kaosu temsil etmekteydi. Hollandalı hukukçu Hugo Grotius’un 1604 yılındaki bir yazısında “Korsan nefretimizin altında yatan en güçlü neden, insan ilişkilerini tamamen güvensiz hale getirmeleridir” demiştir.

karasakal Korsan
Karasakal’ın bir tasviri.

Avrupa ülkeleri ise bu zor duruma yenilikçi bir karşılık verdiler. Özellikle İngiltere, uluslararası yargılamanın kullanılması konusunda öncü oldu. Bu durumda nerede olursa olsun her mahkeme nereli olduğuna ya da suçu nerede işlediğine bakmadan bir korsanı yargılayabilecekti. Henry Avery’nin mürettabatının 1696 yılında Londra Merkez Ceza Mahkemesi’ndeki (The Old Bailey)duruşmasında, mahkeme nerede gerçekleşirse gerçekleşsin korsanlığı cezalandırma yetkisinin bulunduğunu kabul etmiştir.

Böylece, korsanlar evrensel ilkelerin ve değerlerin düşmanları olarak kabul edilmiş oldu.

Henry Avey
Henry Avey

Bu düşünce, günümüzde, uluslararası suçluların davalarına esas oluşturmaya devam ediyor. Yakın zamanda Çad’ın diktatörü Hissène Habré’nin Senegal’in Olağanüstü Afrika Dairelerinin yerel mahkemelerinde yargılanmasını buna örnek olarak gösterebiliriz. Daha sonra Almanya ve İsveç gibi ülkeler öncülüğünde Avrupa mahkemelerinin de Suriye ve Irak’taki çeşitli savaş suçlularını takip etmek üzere girişimleri olmuştur.

Başka bir örnek de 10 Ocak 2019 tarihinde gerçekleşmiş, eski bir Iraklı askerin Finlandiya’daki Helsinki yerel mahkemesinde savaş suçu işlediğine hükmedilmiştir.

Uluslararası Adaletin İlk Örneği: Korsanlık Davaları
Adolf Eichmann 1961 yılında duruşmada. Kaynak: İsrail Hükümeti Basın Ofisi, Wikimedia Commons

Değişen Küresel Endişeler

Heyecan verici görünen korsanlığı günümüz soykırımcıları ve savaş suçlularına benzetmek oldukça zor. Korsanlığa bakış açımız, yıllar içinde yapılan romantik tasvirleri sonrasında değişime uğradı. Ancak 17. ve 18. yüzyıllarda korsanlık toplum için büyük bir tehdit olarak görülüyordu. Hatta 20. yüzyıla gelindiğinde uluslararası antlaşmaların ortaya çıkmasına neden olacak kadar önemli bir süreci başlatmıştı.

Ancak geniş çaplı insan hakları ihlalleri yakın zamana kadar aynı şekilde görülmüyordu. Bir devletin kendi halkına yaptıkları uluslararası statüde kabul edilmiyordu. Bu tutum ancak İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi rejimin yaptığı zulümler sonrası değişmeye başladı. İnsan hakları akımının doğması ve Raphael Lemkin gibi akademisyenlerin çalışmaları sonucunda küresel ilgi kendi devletlerinin elinde işkence görenlere kaymış oldu.

Bu değişim, Nuremberg duruşmalarına ilham verdi. İlk Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie, hayatta kalan Nazilerin duruşmalarını korsanlık davaları ile aynı doğrultuda görmek gerektiğini ortaya attı. 1961 yılında Adolf Eichmann’ın Kudüs’teki duruşmasında İsrail Yüksek Mahkemesi de Lie ile aynı doğrultuda karar verdi.

Trygve Lie
Trygve Lie

Yeni Tehditlere Uyum Sağlamak

Suçların uluslararası hale geldiği bu süreç dinamik bir süreçtir. Korsanlığa dair çalışmalara baktığımızda, uluslararası toplumun insanlığa en büyük zararı verdiğine inandığı eylemleri seçtiğini ve bunları uluslararası suç statüsüne yükselttiğini görüyoruz.

Uluslararası hak ihlalleri zaman içinde terör, cinsel ve toplumsal cinsiyete dair suçlar ve çevre suçlarını da kapsayabilir. Böylece bu suçlar da uluslararası ya da yerel mahkemelerde evrensel yargılama ilkesi çerçevesinde yargılanma imkanına sahip olabilir.

Korsanlıkla ilgili çalışmalar uluslararası yargılamanın çok eskilere dayanan bir yönü olduğunu gözler önüne seriyor. Bugün, dünya üzerindeki her mahkeme, uluslararası yargılamayı suç işleyen failleri adalete teslim etmek amacıyla kullanıyor. Bu ilkenin etkisi eskisine göre azalmış olsa da mahkemeler insanlığın bir bütün olarak sahip olduğu evrensel değerleri korumak için her zaman yaptıklarını tartışılabilir olsa da yapmaya devam ediyor gibi görünüyor.

Kaynak: The Conversation

Çeviren: Berfin Bulut

-Advertisement-

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here