Mısır’ın ihale sahalarını belirlerken Libya ve Türkiye arasında imzalanan deniz yetki anlaşmasının çizdiği sınırlara riayet etmesiyle normalleşme sinyalleri vermeye başlayan Türkiye-Mısır ilişkilerinde taraflar arasında son 8 yıldan bu yana ilk defa yüz yüze üst düzey temas sağlandı. Görüşmelerin taraflar için olumlu bir gelişme olduğu muhakkak, bu yakınlaşmanın bölgedeki diğer ülkelere etkisi de kaçınılmaz olacaktır.
İHVAN‘IN İLİŞKİLERDEKİ ETKİSİ
2013 yılının temmuz ayında Mısır’da gerçekleşen askeri darbeden sonra, iktidarda olan Müslüman Kardeşler Özgürlük ve Adalet Partisi taraftarları arasında Rabia işareti darbeye karşı sembol haline gelmiş daha sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi partisi için de bu işareti sembolleştirmişti. Ak Parti ve İhvan arasındaki tek yakınlaşma bu olmamış Sisi karşıtı İhvancı grupların toplanma ve yayın merkezi Türkiye olmuştu.
O günlerde İhvancı grupları Katar finanse ederken, BAE- Suudi Arabistan Krallığı Sisi’den yana tutum sergilemişti, Bu gerginliğinde büyük payı olduğu ‘‘Körfez Krizi’’ sonucunda Katar’a bir dönem körfez ülkelerince ambargo uygulanmış ancak bu cepheleşme 2021 yılının taraflar arasında imzalanan anlaşmayla Körfez Krizi büyük oranda çözülmüştü. Bu anlaşmayla beraber İhvan’ın finansörü Katar’ı kaybederek ciddi güç kaybettiğini ve müttefik olarak sadece Türkiye’yle ilişkisi kaldığını eklemek gerekir.
Mısır basınında bahsedilen, Türkiye ve Mısır’ın normalleşmesi için ön şartlar arasında belki de en önemlisi Türkiye-İhvan ilişkileriydi. Türkiye’nin Mart ayından bu yana İhvancı gruplara karşı eski tavrını takındığını söylemek zor. Türk basınında çıkan haberlere göre Mart ayında hükümet tarafından İhvancı gruplara ait kanallara Sisi karşıtı yayınlarını ‘‘yumuşatmaları’’ aksi takdirde kapatılacakları söylendi. Daha sonrasında el Sharq TV’nin önemli isimlerinden muhalif Mutezer Matar ile Mukemmelin televizyonunda yayın yapan yönetmen Muhammed Nasır Ali’nin programları yayından kaldırıldı. Her iki isminde Mısır yargı makamlarınca haklarında hapis cezaları bulunduğunu biliniyor. Türkiye’nin İhvan ile eski ilişkilerini sürdürme niyetinde olmadığı aşikar.
EKONOMİK ÇIKARLAR
Mısır’ın Doğu Akdeniz konusunda Güney Kıbrıs ile değil Türkiye’ye yakın olmasının Mısır’ın lehine olduğu Mısır basınında da bir çok defa yazıldı. Nitekim Türkiye’nin Libya’yla imzaladığı deniz yetki anlaşması Mısır’ın 2003 yılında Güney Kıbrıs’la yaptığı anlaşmadan farklı olarak Mısır’a 11.500 KM daha fazla deniz yetki alanı sağlıyor. Her ne kadar söz konusu bölgede henüz gaz rezervlerine dair araştırmalar bitmese de bu Mısır’ın lehine bir durum.
Mısır’ın geçtiğimiz yıl Yunanistan ile yaptığı anlaşmada Yunan tarafının Meis adası konusundaki iddialarına katılmamıştı. Diğer taraftan Mısır ve Yunanistan arasında imzalanan MEB anlaşması Yunan Meclisi tarafından onaylanmış ancak Mısır Meclisi sözleşmeyi onaylamaktan imtina etmişti. Mısır tarafında gerçekleşen, Türkiye’nin lehine yorumlanabilecek bu gelişmelerin zeytin dalı olarak görmek mümkün ancak diğer bir görüşe göre Türkiye-Mısır ilişkileri Mısır’ın Yunanistan ile olan ilişkilerinde her zaman masada önemli bir koz olarak kullanıldı. Her ne olursa olsun Türkiye ve Mısır’ın iyi ilişkiler kurması bölgede her iki ülkeyi de güçlendirecektir.
MASADA NELER VAR?
Resmi makamlardan gelen açıklamalara göre görüşmelerin istikşafi yani zemin arama görüşmeleri olduğu söyleniyor. Masada en önemli konuların başında Libya’daki iç savaşın bulunuyor; Mısır, Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığından rahatsız. BM önderliğinde imzalanan Libya ateşkesine göre Libya’da bulunan Libyalı olmayan silahlı grupların Libya’nın dışına çıkması gerekiyor. Çavuşoğlu-Maas ortak düzenledikleri basın toplantısında Alman Dış İşleri Bakanı’nın ‘‘Libya’daki tüm yabancı askerler geri çekilmeli’’ sözüne karşılık Çavuşoğlu, Mısır destekli Sudan ve Çadlı silahlı grupları kastederek ‘‘Türk askerlerinin Libya Hükümetinin isteğiyle orada bulunduğunu diğer paralı askerlerle karıştırılmaması gerektiğini’’ söyledi. Libya konusu Türkiye-Mısır arasında uzlaşılması gereken önemli bir konu.
Türkiye’nin bir süredir Afrika’daki etkinliğini artırmaya çalıştığı görülebiliyor. Bir zamanlar, Sudan’a bağlı tarihi öneme sahip Savakin adasını kiralayarak askeri üs kuracağı konuşulan Türkiye’nin, nispeten kendisine yakın eski Sudan lideri Ömer el-Beşir’in devrilmesinden sonra bölgede politika değişikliğine gitti. Sudan, Nijer ve Çad gibi ülkelerle Türkiye iyi ilişkiler geliştirmeye çalışıyor. Bunun için yumuşak güç kullanarak bölge insanıyla iyi ilişkiler kurmaya çalışmanın yanı sıra bu bölgede stratejik hamleler yapıyor.
Geçtiğimiz yıl Çavuşoğlu Nijer’e ziyarette bulunmuş ‘‘Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması’’ imzalanmıştı. Bu anlaşma sonucunda Türkiye’nin Nijer-Libya sınırına yakın bir yerde üs kuracağıyla ilgili yorumlar yapılmıştı. Bölgede her geçen gün etkinliğini artıran Türkiye’ye karşı Mısır’ın rahatsız olduğu biliniyor, Türkiye’nin bölgede ilişki geliştirmeye başlamasından sonra Mısır İstihbarat şefi Abbas Kamel sık sık Çad, Nijer ve Sudan’a ziyaretlerinde bulunmaya başladı.
DOĞU AKDENİZ‘DE STRATEJİK HAMLELER
Henüz Büyükelçi sıfatıyla temsil edilmeyen iki ülkenin kısa vadede Deniz Yetki Anlaşması imzalamasını beklemek biraz hayal olacaktır. Ancak iki ülkenin çok kısa sürede 8 yıllık ilişkilerini toparlayıp Büyükelçi atamalarını yapması sürpriz olmaz. Nitekim görüşmeleri iki taraf adına da Büyükelçi sıfatına sahip kişiler yürütüyor ve her iki taraftan da samimi açıklamalar geliyor.
Türkiye-Mısır yakınlaşmasının Doğu Akdeniz’de dengeleri yeniden şekillendireceği bir gerçek, kurulacak ilişkilerde çıkarı en çok etkilenen şüphesiz Yunanistan ve Güney Kıbrıs olacaktır. Bu yakınlaşma sonucunda Doğu Akdeniz Gaz Formu’nun etkisinin zayıflayacağı, bu yüzden şimdiye kadar bölgede rahat hareket edebilen Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın etkisinin azalacağı düşünülebilir.
BÖLGEDEKİ DİĞER ÜLKELER
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarları düşünüldüğünde Mısır’dan sonra ilişkilerin iyileştirilmesi gereken ülke şüphesiz İsrail’dir. Doğu Akdeniz Gaz Formu’nun üyesi olan İsrail, kendi gazını Eastmed projesiyle Güney Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaştırarak pazarlamak istiyor, söz konusu proje gerçekleşirse dünyanın deniz altından inşa edilmiş en uzun ve en derin projelerinden biri olacak ve yapımının en az 5 yıl sürmesi bekleniyor. Projeyle ilgili anlaşmalar taraflar arasında 2020 yılında imzalanmış, Türkiye-Libya deniz yetki anlaşmasının içerdiği bölgeden de geçen projeyi Türkiye ‘‘yok hükmünde’’ kabul etmişti
Türkiye tarafında bakıldığında ise, Bakan Çavuşoğlu kendi memleketi Antalya’da 18-20 haziran arasında düzenlenecek Antalya Diplomasi Formuna İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’i davet ederek Türkiye-İsrail ilişkileri için somut bir adım atmış oldu. İsrail gazının Eastmed yerine Türkiye ve Kuzey Kıbrsı üzerinden inşa edilebilecek boru hatlarıyla daha uygun maliyetle ve daha kısa sürede Avrupa’ya ulaşabileceği bir takım çevrelerce dile getiriliyor. Türkiye-İsrail-Mısır arasında gelişebilecek iyi ilişkiler sonucunda Eastmed ve Doğu Akdeniz Gaz Formu tarihte örneği çokça bulunan ‘‘ölü doğan anlaşmalar’’ rafına kaldırılabilir.
Türk diplomasisinin Nisan-Mayıs aylarındaki diplomatik hamleleri bunlardan ibaret değil. Çavuşoğlu Ramazan ayını kutlamak için BAE Dışişleri Bakanı Zayed bin Nahyan ile görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Suudi Kralını aradı. Çavuşoğlu Mayıs ayının ortasında Suudi Arabistan’a ,gidiyor bu gelişmeleri hiç şüphesiz tarafların lehine.
Bölgede denklemlerin değişimi Türkiye’yle sınırlı değil. 2016 yılından beridir görüşmeyen İran-Suudi Arabistan arasında görüşmelerin başladığı iddia ediliyor. İran-Suudi Arabistan ilişkilerinde olası bir iyileşme bölgenin hızlı bir şekilde barışa kavuşturabileceği gibi petrol fiyatlarından etkilenen bölge ekonomilerini iyileştirebilir. Diğer taraftan İhvan’a yakınlığıyla bilinen Katar Maliye bakanı Ali Şerif el-İmadi görevden alınıp yolsuzluk iddiasıyla gözaltına alındı, bu durum Katar Devletinin politika değişikliğinin önemli bir göstergesi.
Tüm bu gelişmeleri Doğu Akdeniz politikaları dışında Trump Sonrası Ortadoğu’da şekillenen yeni dengeler olarak görmek mümkün. Bölge önümüzdeki günlerde yeni ittifaklara sahne olabilir.