Geçtiğimiz günlerde Tesla Motors ve SpaceX şirketlerinin kurucusu Elon Musk, insan beyni ile bilgisayar ortamını buluşturan projesi “Neuralink”i Youtube canlı yayını ile tanıttı Elon Musk’a göre gelecekte beyinleri doğrudan bilgisayarlara bağlamak mümkün olacak. Bu proje tam olarak başarıya kavuştuğunda, bilgisayar ile insan zihni en yakın noktada birleşecek, bilişsel gücün artırılması yolu ile alzheimer, depresyon, uykusuzluk ve felç gibi hastalıkların tedavisinde yeni bir ufuk görünmüş olacak.
Elon Musk; nöroloji teknolojisinde yaşanan bu gelişmenin tıbbi yanının dışında yapay zeka ile insanları eşsiz bir noktada buluşturduğunu söylüyor. Musk, yapay zekaya karşı tavrı ile tanınıyor.
Uzun vadeli hedefi, “Süper insan bilişselliği” adını verdiği bu teknoloji ışığında şekillenen gayriresmi bu yeni çağda, “insan ırkını yok edebilir” dediği yapay zekayla mücadele etmek. Bu çalışmaların başarıya kavuştuğu her basmakta “Süper insan bilişselliği”ne uzanan yeni bir yol var önümüzde. Otonom sürüşü sağlayabilen otomobilleri şimdiden geliştirebilmiş olması da bunun canlı kanıtı.
TRANSHÜMANİZM, YAŞLANMA VE HASTALANMAYA ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?
Benzer şekilde ‘’Transhümanizm” olarak tanımlanan insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya işlevsiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren yaklaşım ile de bir kesişim noktası var olduğu görülüyor…
İnsanoğlu tarihsel süreç boyunca, bilinçli veya bilinçsiz olarak “üstün canlı” olma peşinde koşmuştur. Özellikle mitolojik hikâyelerde, tanrı ve yarı tanrılara üstün nitelikler verilerek bir anlamda en iyi olanın tanımlamaları yapılmıştır. Transhümanizm her ne kadar yeni bir kavram olsa da onun izlerine insanlığın varolma aşamasının ilk anlarından bu yana rastlıyoruz.
Transhümanizm; gelişen teknolojiyi kullanarak insanın fizyolojik ve zihinsel kabiliyetlerini geliştirmesi ve ihtiyarlama, hastalanma gibi istenmeyen ya da önemsiz görülen yönleri ortadan kaldırmasını amaçlayan bir akımdır. Terimsel olarak 1957’de Transhümanizm (geçiş insanı) kelimesini kullanan ilk kişi biyolog Julian Huxley oldu.
Kelimenin modern bir terim olarak kullanılması ve bir hareket olarak ortaya çıkması ise, 1980’lere dayanmaktadır. Bunun en büyük sebebi de hızla gelişen bilim ve teknolojidir. Bugün genetik, tıp ve yapay zeka alanlarında gelinen nokta ve geleceğe dair öngörülen gelişmeler Transhümanizm düşüncesinin elini kuvvetlendirip popülerliğini arttırıyor. Huxley, bu fikri savunduğunda yıl 1957 idi.
Transhümanizmin gerçekleşecek olmasına inanıyor fakat insani değerlerin kalacağını da ekliyordu. Bugün gelinen teknolojik aşama bunu gösteriyor olsa bile, insani değerlerin artıp ya da azalacağı konusunda aynı fikri savunmak zamana ve teknolojinin gelişimine kalmış bir süreç. Özellikle düşünce ile dijital yollarla iletilen hareketlerin birleşebildiğinin ilk eskizi olan Elon Musk ve ekibinin çalışmaları düşünüldüğünde bu sürecin kısalabileceğini öngörmek mümkün olabiliyor.
Jean Baudrillard: Canlılar Ölümden Çaldıkça Simgesel Değerleri Yitirir
Teknolojinin bu gelişim sürecinde başarılı olduğunu düşündüğümüzde; yaşam süresini uzatabilme, insanın kendi bedeni üzerinde değişimler yapma veya hiçbir değişim yapmama hakkını, isteyerek zamana direnip aynı yaşta kalma olanağını insanlığa sunacağı açık. Her ne kadar Baudrillard, “Canlılar daha uzun süre yaşayıp, ölümden çaldıkça simgesel değerlerini yitirmektedir” şeklinde bir iddiada bulunsa da “Teknoloji ile yaşlanmanın durdurulması ve insan ömrünün uzatılması imkanı söz konusuyken, neden böyle bir olanağı kendi elimizle geri çevirelim?” gibi bir soru akıllara gelmektedir.
Bu kadar uzun yaşamın getireceği sıkıntılar elbette olacaktır. Ancak, bunların bize katkılarını veya zararlarını yaşamadan, onlardan pay almadan bilemeyiz. Özellikle, genetiği yapay olarak değiştirilen organizmaların, gelecekte hem varoluşsal hem de siyasal bağlamda ne gibi sorunlar yaratacağı bilinmemektedir. Bu durum da her ne kadar Transhümanizm insanlık için olumlu adımlar atsa da yaşam biçiminin değişmesi ve bunun da bazı yaşamsal belirsizlikleri beraberinde getireceği kabullenilmesi gereken bir gerçektir.
Teknolojik gelişmelerin adım adım bizi getireceği her yeni noktada bunları daha sağlıklı ve çok yönlü tartışma olanağı da bulacağız gibi görünüyor.