Amerikan Yargı Sistemi ve Tarihçesi

0
2499
ABD yargı sistemi

Dünya’da her ülkenin hukuku kendine özgü kurallar içermektedir. Bu kurallar ve sistemler genel hatlarıyla iki ana başlık altında incelenir; Kıta Avrupası Hukuk Sistemi ve Anglo-Sakson Hukuk Sistemi. Özellikle hukukun uygulanması bakımından ciddi farklılık gösteren bu iki sistemin temel özelliklerini ve farklarını özetlemek gerekirse;

Kıta Avrupası hukuk sisteminde; hukuk tedvin edilmiştir – yani düzenlenen tüm kurallar yazılı halde derlenip kanunlar halinde toplanmıştır. Sistemin başlıca özelliği kanunların yazılı olması ve kanun yapma yetkisinin sahibinin (hukukun yaratıcısı) yasama meclisi olmasıdır. Kıta Avrupası sisteminde özel hukuk-kamu hukuku ayrımı ve adli yargı-idari yargı olarak yargı ayrımı vardır. Bu sistem genellikle Avrupa kıtasında uygulanmaktadır.

-Advertisement-

Anglo-Sakson Hukuk Sistemi ise;

İngiltere’de doğmuştur. ABD, Kanada, Avustralya, Güney Afrika, Hindistan ve eski İngiliz sömürgesi olan pek çok ülkede uygulanmaktadır. Başlıca özellikleri Kıta Avrupası hukuku gibi tedvin edilmemiş olmasıdır. Bu sistemde hukuk, örf ve adet kuralları, çok sayıda mahkeme kararı ve dağınık haldeki çeşitli kanunlardan meydana gelir. Anglo-Sakson hukuku esas itibariyle içtihadı niteliktedir yani mahkemelerin vermiş olduğu kararlar bağlayıcı niteliktedir ve izleyen benzer somut olaylara uygulanır. Anglo-Sakson hukukuna “hâkimler tarafından yapılmış hukuk” denmektedir. Bu sistemde Kıta Avrupası sisteminde olduğu gibi kamu hukuku-özel hukuk ayrımı ya da adli yargı-idari yargı ayrımı yoktur, yargı birliği geçerlidir.

Yazımızda ele alacağımız Amerika yargı sisteminde de Anglo-Sakson hukuk sistemi geçerlidir. Anayasanın başlangıç bölümündeki altı kavramdan biri olarak ‘’Adalet Sağlamak’’ oluşundan da anlaşılacağı üzere, Amerika Birleşik Devletlerini ayakta tutacak en önemli yapının yargı olacağı anlaşılmaktadır.

Tarihsel açıdan öncelikle Amerika Birleşik Devletlerinin kuruluşu, bu süreçte yargı sisteminin ihtiyaç hali ve başlangıcına göz atmak gereklidir.

1776 yılında 13 koloninin birleşmesiyle George Washington tarafından yayınlanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesiyle Amerika Birleşik Devletlerinin kurulduğunu tüm dünyaya ilan eden bu bildiride; bütün insanların özgür doğduğu ve özgür yaşadığı, devletin görevinin bu özgürlükleri korumak olduğu belirtiliyordu. Ayrıca Amerikan halkının yeni bir hükümet kuracağı, yönetim şeklinin ise demokrasi olacağı bildirildi.

Bu mücadeleden Amerikalıların zaferle çıkmasının ardından 1783 Paris Antlaşması ile İngiltere, ABD’nin bağımsızlığını kabul etti. Böylece Amerika Birleşik Devletleri 1787 yılında resmen kuruldu.

1788 Yılında Amerika Federe Devletleri bir konfederasyon kurmalarına rağmen bu yapı çok gevşek bir haldeydi. Kongrenin antlaşmaları, aldığı kararları uygulama alanına koyacak bir araç olmaması bu durumu zorlaştırıyordu. Federe devletlerin mahkemelerinin de bu zayıf organa karşı kendilerini sorumlu tutmaması ayrıca uluslararası antlaşmalarda doğacak sorunları da ele alacak olgunlukta değillerdi.

Federal bir yargı oranı ciddi anlamda bir ihtiyaç durumundaydı ve bu nedenle de 1870 yılında Adalet Bakanlığı kuruldu. Adalet Bakanlığının kurulması ile birlikte başlayan sistemin tamamlanması ve gelişme süreci devletin çıkarlarını korumak amacıyla Anayasa Mahkemesinden önce danışmanlık yapılması amacıyla Baş Savcılık Ofisi kuruldu.

Bu aşamada tarihsel olarak geriye dönmek gerekirse 1787 konvansiyonunda Federal Hâkimin görevinde yaşam boyu kalması ilkesi de oybirliği ile kabul edilmiştir. Bu ilke özellikle mahkemeleri yasama ve yürütmenin gücünden bağımsız kılmak ve yargıyı onların etkisinden uzaklaştırmak için en önemli adımlardan biri olmuştur.

Amerika Birleşik Devletleri yargı sistemi genel anlamda bu tarihsel süreç bağlamında giriş ile birlikte;

Federal Yargı ve Eyaletler Yargı Sistemi olarak yapılandırılmıştır. Anayasa ise Anayasa Mahkemesi olarak belirlenmiş olup eyalet yargı sisteminin buna bağlı olarak kuracağı alt mahkemelerin nasıl kurulacağını dair yetkiyi kongreye vermiştir.

Anayasanın kabulü ve verilen yetkiye dayanarak kongre; Anayasa Mahkemesi dışında diğer alt mahkemelerin kurulması için 1789 yılında Yargı Yasasını onaylamıştır. Bunun dışında Federal merkezde başkana ve diğer bölümlere görüş bildirmek üzere ‘’Attorney General’’ adı verilen bir kişi atanmıştır.  Bu süre zarfında giriş bölümünde bahsettiğimiz 1870 yılında Adalet Bakanlığının kurulması ile birlikte Attorney General unvanı da Adalet Bakanına aktarılmıştır.

‘’ Hükümet görevlerinin en kutsalı bütün yurttaşlara eşit ve yansız adaletin dağıtılması olacaktır.’’

Thomas Jefferson

Amerika Birleşik Devletleri yargı sistemi mahkemeler temelinde Federal Mahkemeler ve Eyalet Mahkemeleri olmak üzere iki temel üzerinde kurulur.

Federal Mahkemeler üç ana düzeyde; Federal Bölge Mahkemeleri, ABD Temyiz Mahkemeleri, ABD Üst Derece Mahkemesi şeklinde kurulmuştur. Eyalet Mahkemeleri ise dört ana düzeyde; Genel Alt Derece Mahkemeleri, Eyalet Temyiz Mahkemeleri, Özel Mahkemeler, Eyalet Üst Derece Mahkemesi olarak kurulmuştur.

Amerika Birleşik Devletlerinde; Federal Mahkemeler düzeyinde mevcut Dokuz Hâkim üyesi olan Anayasa Mahkemesi, 12 ABD Temyiz Mahkemeleri, 670 Hâkimli 94 Bölge Düzeyi Federal Bölge Mahkemeleri bulunmaktadır. Bu bölge mahkemelerinde coğrafi duruma bağlı kalınarak 12 ayrı bölge içinde kurulmuştur.

Sistem ve işleyiş şekline baktığımızda, Anayasanın yasama, yürütme ve yargı maddeleri ile birlikte dördüncü maddesi “eyaletlerin birbirleriyle İlişkileridir”. Bu maddeye göre; her eyalet diğer bütün eyaletlerin kanunlarına mahkeme kararlarına tam anlamıyla uymak durumundadır.

Federal Mahkemelerin yargılama yetkisi detaylı şekilde Anayasa’da belirtilmiştir. Görevi ile ilgili olarak ise ABD Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlemeler bulunmaktadır. Eyalet Mahkemelerine verilen yetki dışında, federal bölge mahkemeleri temel görevli mahkemelerdir.  Bu durumu göz önüne aldığımızda Federal Mahkemeler, Eyalet Mahkemeleri karşısında üstün bir yetkilidir.

Kongre tarafından kabul edilen kanunlarda yer alan suçlar başta olmak üzere farklı eyaletler arasındaki hukuk uyuşmazlıklar vb. birçok durumda federal yargı yetkilidir.

Federal Mahkeme ve Eyalet Mahkemelerinin bazı davalar bakımından karşılaştırılması gerekirse yargıçların seçimi bakımından, bakılacak davalar bakımından ve mahkeme yapıları bakımından karşılaştırma yapılabilir.

Bunlardan, ‘’ Bakılacak Davalar Bakımından’’ karşılaştırmayı ele alırsak; örneğin, Federal Mahkeme sisteminde bir yasanın anayasaya uygun olup olmadığına, Birleşik Devletlerin yaptığı antlaşmalarla ilgili davalar vb. davalara bakar. Eyalet Mahkemeleri ise; suç, vasiyet, emlak, boşanma gibi davalar bakar.

Bu bilgiler doğrultusunda Amerika Birleşik Devletlerinde yargılama süreci de belli adımlardan oluşmaktadır.

Yargılama süreci oldukça uzun bir zamanı kapsar, bunu kısaltmak amacıyla sanığın suçu kabullenmesi ve bilgi vermesi karşılığında davalar kısa bir sürede bitebilir ve suçlunun cezası da azaltılabilir.

Sürecin adımlarına baktığımızda ise;

  1. Dava için bilgi toplama
  2. Suçlama/İddianame
  3. Savcılıkta ilk duruşma
  4. Keşif, belgelerin ortaya koyulması
  5. Sanığın suçu kabulü ve bilgi verdiğinde cezanın azaltılması üzerine savcı ile suçlu arasındaki pazarlık
  6. Ön soruşturma
  7. Suçun kabul edilmesi önerisi
  8. Duruşma
  9. Duruşma sonrası önerisi
  10. Mahkûm etme
  11. Temyiz

Şeklinde sıralanır.

Amerikan Mahkemelerinde; özellikle filmlerden aşina olduğumuz jüri sistemi önemli bir ögedir. Atina’dan, Magna Carta’ya oradan günümüze kadar uzanan jüri sistemi ABD’de mahkemelerde etkin şekilde gerekli durumlarda kullanılmaktadır.

Öncelikle; jüri seçimine baktığımızda, 18 yaşını bitirmiş, o bölgede 1 yıldan uzun bir süre oturan ve 1 yıldan fazla bir süre hapse mahkûm olmamış ayrıyeten mental bir sorunu olmayan kişiler jüri olabilir ve gerektiğinde mahkemede tarafından bu göreve çağrılabilir. Aktif görevli askerler, itfaiyede görevli kişiler ve tam gün kamu hizmetinde olan kişiler jüri olamaz.

ABD sisteminde üç çeşit jüri vardır. Küçük Jüri; ortalama 10-12 kişiden oluşur. On gün kadar süren davalar için geçerli olan jüridir. Duruşma jürisi olarak ta adlandırılır. Temelde hukuk davaları dışında jürisiz olarak duruşmalar yapılır. Bazı davalarda ise altı aydan fazla ceza alan kişiler jüri talep etme hakkına sahiptir.

Büyük Jüri; ortalama 45 günden fazla süren davalar için kurulur. Ortalama 16-23 kişi arasında değişen bir topluluktur. Büyük jüri kurulması eyaletlerin yasalarına göre de değişir. Özellikle ölüm cezası içeren davalarda jüri kurulması kuraldır. Jürinin çalışması halka kapalıdır.

Kürsü Duruşması; jürisi olmayan ve sadece yargıç kararı ile hükme bağlanan davalara denir. Bu duruşmalar genelde hukuk davalarının çoğu ile 6 aydan az ceza alınan davalarda geçerlidir.

Bazı hukukçular tarafından jüri sistemi olumsuz olarak algılanmaktadır. Özellikle jürinin bilgisiz olması ve adaleti geciktirdiği için uygulamanın yanlış olduğunu savunmaktadırlar.

Bir diğer durum ise yargıç seçimleridir. Amerikan Birleşik Devletleri’nde yazımızın başında bahsettiğimiz şekilde 1787 konvansiyonunda Federal Hakimin Anayasa Mahkemesinde ömür boyu kalmasına yönelik kararı ve yargıçların seçimleri büyük önem taşımaktadır. Bir yargıç ancak ve ancak ciddi bir suçlama ile karşılaşırsa ve suçlu bulunursa görevden alınır.

Yargı sisteminin en üst tabakasında yer alan Yüksek Mahkeme aynı zamanda Başkanlık sisteminde Kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemli bir gücüdür. Bu nedenle yargıç önermeleri ve seçimleri mevcut başkan için önemli bir durumdur. Başkan bir üye seçerken yüksek mahkemede bu kişinin ileri ki zamanlardaki felsefesini de göz önüne almalıdır. Cumhuriyetçi ve Demokrat çekişmesi burada ciddi şekilde kendini göstermektedir.

Örneğin; Obama döneminde Antonin Scalia’nın ölümünden önce 5 Cumhuriyetçi başkan döneminde atanan yargıç, 4 demokrat başkan döneminde atanan yargıç vardı. Cumhuriyetçi başkan döneminde atanan Scalia’nın ölümüyle birlikte Obama’nın Demokrat bir aday önerisi Cumhuriyetçilerin sayısını azaltacağı için senatoda Cumhuriyetçiler tarafından engellenmeye çalışıldı.

Yargıç seçiminin önemi özellikle bazı yasaları çıkarırken bu yasaların hak ve özgürlüklere karşı geleceği düşünülerek Anayasa Mahkemesinde anayasaya aykırı bulunarak ret edilmiştir.

Sonuç olarak özetlersek; Amerikan yargı sistemi Anayasa Mahkemesi öncülüğünde oluşmuş olan Federal ve Eyalet Mahkemeleri ile birlikte 13 kolonili birleşik bir devletin bir arada tutulması için ciddi bir altyapı ve hazırlık ile günümüze kadar başarılı bir şekilde adalet ve düzeni sağlama amaçlı görevini yerine getirmiştir. Amerika’nın eyalet yapısını en iyi şekilde yönetebilecek ve Dünya’da bir örnek teşkil edebilecek bir yargı sistemi görünüşte mevcuttur. Yargıçların ömür boyu görev almaları her halükarda sistemin temel taşlarından biri olmuştur. Bu nedenle Amerika Yargı Sistemi Anglo-Sakson hukuk sisteminde başarılı bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yazan: Mümin Bahlol
Nişantaşı Üniversitesi / Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Kaynak: Amerika Birleşik Devletleri’nin Siyasi Yapısı / Süha Atatüre
-Advertisement-

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here