Cumartesi, Aralık 21, 2024

Anatanrıça’nın Kenti: Metropolis

Tarih hazinesinin en değerli parçalarından biri olan kent, antik yazarlar tarafından bir İon kenti olarak anlatılır. Kült mağaralarında adak olarak sunulmuş “terracotta” figürleri ve kent yazıtları Metropolis adının “Anatanrıça Kenti” olduğunu göstermektedir.

Oldukça verimli Küçük Menderes ovasına hakim noktasına kurulu kentte yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan mimari yapılar ve sanat eserleri; geçmişi m.ö. 1300 yıllarına kadar dayanan kentin ekonomik olarak ne denli güçlü olduğunu gözler önüne sermektedir.

Kentin kuvvetli surlarla çevrili akropolisi, tiyatro, stoa, bouleuterion gibi görkemli anıtları dönemin şehircilik anlayışına uyumunun göstergesidir.

Antik Kent

Tarih sahnesinde kendini gösteren bu önemli kentte Tunç Çağı’nın her üç devresine ait kalıntılarla bugüne kadar beş yapı katı saptanmıştır. Kentin Hitit kaynaklarında adı geçen Arzawa Krallığı kentlerinden Puranda olabileceği üzerinde durulmaktadır. Kent M.S. 17 yılında büyük bir deprem felaketi yaşamış ve M.S. 3. Yüzyılın sonlarına doğru gücünü kaybederek gerileme dönemine girmiştir. Bu durum 6. Yüzyılda kentin piskopozluk merkezi olarak tanınmasına kadar devam etmiştir. Kent 2012 yılında Kültür Bakanlığımızın başlattığı proje ile hakkettiği statüye kavuşmuştur.

TİYATRO

Helenistik dönemin örneklerinden olan tiyatro tamamen ana kayaya oyularak yapılmıştır. Arkeolojik kazılar 4000 kişilik tek diazamlı tiyatronun teatral gösterilerin yanı sıra sosyal ve dini törenlerin de yapıldığı önemli bir nokta olduğunu ortaya koymuştur. Helenistik sahne daha sonra Bizans döneminde genişletilerek orkestra zemini, mavi-beyaz mermerlerle kaplatılmış ilerleyen zamanlarda yapının işlevselliğinin azalmasıyla, çiftlik yapıları ve cam atölyesine dönüştürülmüştür.

Tiyatronun hemen doğu kenarında inşa edilen Roma dönemine ait mozaikli resepsiyon salonu bulunmaktadır. Bu geniş mekanın duvarlarında geometrik şekilli freksler, taban döşemelerinde renkli taşlarla yapılmış iki adet panel mozaik bulunmaktadır. Ana mozaiğin merkezinde tiyatro, eğlence ve şarap tanrısı Dionysos ve karısı Ariadne ile konuyla ilgili mitolojik karakterler vardır. Yan panelde komedya ve tragedya masklarının yanı sıra balık ve kuş figürleri bulunmaktadır.

Metropolis Antik Kenti

Kentin değerli dokularından biri olan Metropolis Bouleuterionu, önemli kararların alındığı antik dönem meclis binasıdır. Tiyatrolarda olduğu gibi at nalı formunda tasarlanmış yapı 400 kişilik toplantı salonu ışınsal merdivenlerle iki bölüme ayrılmıştır. 13. Yüzyılda yapılan Bizans Kalesinin güney duvarları binanın üzerinden geçmektedir. Burada yapılan kazılarda bir çok heykel ve sunak ele geçmiştir.

Yine kentin önemli yapılarından olan stoalar, yağmur ve güneşten korunmanın yanı sıra dini törenler, siyasi ve felsefi toplantılar, ticari ve kültürel etkinliklerde kullanılmaktaydı. Metropolis stoalarındaki yazıtlarda inşaat için bağış yapanların isimlerinin olması, sponsorluk kurumunun ilk örneklerinden biri sayılmaktadır.

Roma döneminde stoanın güney kısmının altına beş adet tonozlu mekan eklenmiş, Bizans döneminde ise stoa kalıntılarının üzerine kalenin sur duvarları ve kuleleri inşa edilmiştir.

Metropolis Hamamları

Kentin hamamları ise Metropolis’in Roma döneminde ne denli önemli bir yerleşim genişliğine sahip olduğunu göstermektedir. 2004 yılında bölgedeki yoğunlaştırılmış kazılar Roma Hamamı ve Palaestra Kompleksi’ni ortaya çıkarmıştır.

Palestra Kompleksi
Palestra Kompleksi

Çalışmalar sonucunda zengin mozaiklerle süslü yapının, imparatorluk tipi bir Therme olduğunu ve geniş bir alanı kapsadığı anlaşılmıştır.

Yapıda tepidarium, caldarium, yıkanma havuzları, palaestra ve onu çevreleyen mozaikli portikolar keşfedilmiştir. Portikolara ait arşitrav blokları üzerinde eski Yunanca İmparator Antoninus Pius’a ait bir adama yazıtı bulunmuştur. En son yapılan kazılarda hamamın yıkanma bölümlerini üç noktadan çeviren servis koridorları ve üç nefl renkli mermerlerle kaplı Frigidarium bölümü keşfedilmiştir.

Frigidarium
Frigidarium

M.S. 2. Yüzyılda inşa edilen Yukarı Hamam’ı yıkanmanın yanı sıra günümüzdeki spor kompleksleri gibi bir sosyalleşme alanı olarak kullanılmaktaydı. Yukarı Hamam’ın güneydoğu cephesine entegre olarak yapılan Metropolis Latrina’sı genel tuvalet ihtiyacının giderilmesi için ana cadde ile sokakların kesiştiği bir noktada inşa edilmiştir. Yapılan arkeolojik kazılarda temiz ve kirli su kanalları sağlam olarak bulunmuş, ayrıca yapının ortasında temizlikte kullanılan süngerli sopaların konulduğu kireç taşından bir hazne keşfedilmiştir.

Kentin değerli yapılarından biri olan Arlıtepe Bizans Kilisesi ve çevresindeki mezarlığın yanı sıra 2008 yılında antik tiyatronun güney yamacıyla şehir merkezi arasında Peristil avlulu villa bulunmuştur. Villanın keşfiyle kentin sivil yaşamına ait detaylarda gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Eve ismini veren geniş avlu, mermer plakalarla kaplanmış ve İon başlarına sahip dört sütun sırası ile çevrelenmiştir. Yapıda yapılan araştırmalarda bulunan renkli duvar sıvaları ve zengin buluntuları evin varlıklı bir Metropolis’liye ait olduğunu göstermektedir.

Popüler Akım
Popüler Akım, siyaset, ekonomi, spor, kültür-sanat, tarih, moda, bilim&teknoloji ve sinema gibi birçok alanda çeviri ve denemeler yayınlayan bir sosyal medya platformudur.

Related Articles

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -

Son Yazılarımız