Ülkemizde ve dünyada orman yangınlarının artması ile birlikte orman yangını sonrası ne gibi çalışmaların yapılması gerektiği gündeme gelmiştir. Pek çok insan, ormanların yeniden yeşermesi ve bu yangınların bitmesini isterken bunun nasıl yapılacağı ile ilgili özellikle sosyal medyada çeşitli doğru ve yanlış haberler dolaşmaktadır. Elbette herkes doğal güzelliklerimizi yeniden kazanmak için bir çaba içinde olsa da tüm bu orman yeşertme çalışmalarımızı doğru bir şekilde ilerletmeliyiz. Aksi takdirde ormanlarımızı yeşertmeye çalışırken daha da kötü bir hale getirebiliriz. Bunun için öncelikle orman tipi ile ilgili bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Yazımızın devamını okuyarak yanan ormanlarımızla ilgili merak ettiklerinize, orman yangını sonrası nasıl ağaçlandırma yapılacağına ulaşabilirsiniz.
Akdeniz Orman Tipi İle Yangın İlişkisi
Dünyada bulunan milyonlarca orman elbette ki birbirinin aynısı olmayacaktır. Dünyada insan çeşitliliği ne kadar fazla ise orman ve canlı çeşitliliği de o kadar fazladır. Tüm bu çeşitlilik farklı özellikler ile karşımıza çıkar. Akdeniz ormanlarında karşımıza çıkan değişiklik ise, diğer orman türlerine karşı yangın sonrası kendini yenileyebilir olmasıdır. Akdeniz orman tipi “yangına bağımlı ekosistemler” olarak adlandırılmaktadır. Sadece günümüzdeki yangınlarda değil, milyonlarca yıl öncesinde bile Akdeniz ormanları kendilerini yangınlar sonrasında yenileyebilmiş ekosistemlerdendir. Akdeniz ekosisteminin bir parçası olan yangınlar bu bölgeler için herhangi bir tehdit barındırmamaktadır. Bunun yanı sıra zararlı olan durum, doğal olarak ortaya çıkan yangınlar değil ekosistemin insan etkileri ile bozulması, yangın söndürme işlemlerinin ve yangın sonrası ağaçlandırma çalışmalarının yanlış yapılmasıdır. Yani sorun Akdeniz ormanları ve buralarda doğal olarak oluşan yangınlar değil insan eli ile yapılan hatalardır.
Yangınlardan Sonra Ağaç Dikmek Doğru Mu?
Akdeniz ormanlarında bulunan kızılçam ağaçları ve makiler milyonlarca yıl boyunca evrimleşmiş ve yangınlara karşı adaptasyon kazanmıştır. Bu da demektir ki kendi kendilerini yenileyebilen bir özelliğe sahipler. Örneğin makilerin üst kısımlarında bulunan yeşil yapraklar yansa da kökleri canlı kalmaktadır. Bu sebeple ortalama iki ay sonra tekrar canlanmaya başlamaktadır. Yine Akdeniz ormanlarında bulunan bazı tohumlar ısı ve dumanın ektisi ile uyarılmakta, böylece yangın sonrasında yeşillenmektedir. Ormanlarda bulunan çam kozalakları ise kendilerini koruyarak yangın bittikten belli bir süre sonra açılmaktadır. Kısacası ormanlar kendi dengelerine bırakılarak yenilenmelidir.
Bu demek değildir ki yanan alanlarda hiç bir çalışma yapılmasın. Elbette ormanlarımızı daha verimli bir şekilde geri kazanmak için yapabileceğimiz şeyler vardır. Dolaylı restorasyon çalışmaları olarak adlandırılan bazı yöntemlerle örneğin; yanmış dalların yere serilmesi ve tohum ekme çalışmalarının yapılması gibi işlemlerle daha verimli sonuçlar elde edilebilir. Özellikle biyoçeşitlilik bu gibi çalışmalarla korunarak ormanın kendi kendini doğal yollarla yenilemesi sağlanır.
Toplum Neden Ağaçlandırma Çalışmaları İstiyor?
Aktif restorasyon olarak adlandırılan; yangın sonrasında toprak üzerinde bulunan yanmış ağaçların toplanması, toprağın süpürülmesi ve ağaç dikme çalışmalarının yapılması gibi işlemler toplum tarafından çok fazla gündeme gelen konular arasındadır. Önceki dönemlerde yanmış ormanlık alanların kamuya açılması ve çeşitli işyerlerinin bu alanları kullanması insanlar tarafından tepki toplamıştır. Bu kadar geniş çaplı yangın sonrasında insanların, yanmış alanların kamuya açılması ve betonlaştırılması ile ilgili korkularının olması anlaşılabilir olsa da bu gibi sebeplerle yanlış ağaçlandırma çalışmaları yapılarak daha büyük problemlerle karşılaşılabilir.
Her ne kadar insanlar birleşerek doğru bir adım attıklarını düşünseler de bu konuda bilimsel çalışmalar değerlendirilmeli, ziraat mühendisleri, orman mühendisleri gibi işi bilen kişilerin yönlendirmeleri takip edilmelidir. Doğanın kendisini yenilemesine izin verilmelidir.