İnsanların var oluşundan itibaren pek çok yerleşim yeri kurulmuş, yıkılmış veya kaybolmuştur. Doğal afetler, savaşlar veya göçler ile terk edilen, yıkılan şehirler doğanın içinde varlıklarını sürdürüyor.
İnsanların terk etmesinin ardından yerleşim yerlerine doğa ana ev sahipliği yapıyor. Doğanın tüm hücreleri insanların yapay maddeler ile oluşturduğu alanları kaplayarak eski haline geri dönmek için çabalıyor. Dünyanın farklı farklı bölgelerinde kaderine terk edilmiş eski yerleşim alanlarının doğa ile entegresi sonucunda harika görüntüler ortaya çıkıyor. Sizler için terk edildikten sonra doğanın içine entegre olmuş muhteşem şehirler yazımızı derledik. Gelin tüm bu yapıları birlikte inceleyelim.
1) Mayaların Şehri “Calakmul”
Meksika’nın güney bölgesinde bulunan Yucatan’da konuşlanmış yerleşim yeridir. Mayalar tarafından inşa edilmiştir. M.s. 5-8 yüzyılları arasında Mayalar tarafından kullanılan şehir, Maya uygarlığının yok olması ile kaderine terk edilmiştir.Doğanın çevrelediği şehirde hali hazırda 6000’in üzerinde yapı ve bir adet piramit bulunuyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan eski yerleşim yeri görenleri büyülüyor. Merak edenler için Calakmul’ün anlamı ise “bitki höyüklerinin yeri”dir.
2) Balıkçı Şehri “Houtouwan”
Eski bir balıkçı şehridir. Çin’in Shengshan Adası’nda bulunmaktadır. Kurulduktan sonra ortalama bin kişinin yaşadığı şehir, diğer şehirlerden oldukça uzak olmasından dolayı yeterli şekilde gelişemedi. Zaman içinde nüfusun azalmasıyla da 2002 yılında tamamen tahliye edilmesine karar verildi.
Houtouwan’da yaşayan insanlar farklı şehirlere yerleştirildi. Zaten ormanın içinde izole olan şehir, insanların da terk etmesi ile kısa sürede doğanın içinde kayboldu. Yılda binlerce ziyaretçiyi ağırlayan balıkçı şehri doğal manzaraları ile insanları oldukça etkiliyor diyebiliriz.
3)Değirmenler Vadisi “Valle dei Mulini”
İtalya’da bulunan Valle dei Mulini isminin anlamı “değirmenler vadisi”dir. Yakın şehirlere un temini sağlamak için 13. yüzyılda kurulmuştur. Değirmenlerin un üretimindeki önemli yeri, vadide bulunan nehirlerin bu değirmenlerde kullanılabiliyor olması ve yakın şehirlere ulaşımın kolaylığı bu şehri bir dönem için popüler hale getirse de teknolojik gelişmeler şehrin yok olmasına sebep olmuştur. Teknolojik gelişmeler ile değirmenlere verilen önemin azalması istihdamın da azalmasına, bir süre sonra da şehirde yaşayan insanların bir bir azalması ile sonuçlanmıştır. 1940’lı yıllarda tamamen terk edilen bölge bir süre sonra doğanın içinde kaybolmaya başlamıştır. Tüm değirmenler ve etrafındaki yapılar ağaçlar ve sarmaşıklarla kaplanmıştır. Hali hazırda endüstriyel alanların gelişiminin gözlenebildiği bir bölge haline gelmiştir.
4)Ormanda Bir Kilise “San Juan Parangaricutiro”
Meksika’da bulunan San Juan Parangaricutiro şehri 1943 yılında gerçekleşen bir yanardağı patlaması sonucunda yerle bir oldu. Yanardağın patlaması beklendiği için şehir uzun süre önce tahliye edilmişti. Bu sebeple herhangi bir can kaybı yaşanmasa da tüm şehir ortadan kayboldu. Şehirden geriye sadece bir kilise kaldı. Ormanın içinde yükselen kilise kulesi şuan gelen ziyaretçilerin gezebileceği turistik bir mekan haline geldi.
5)Çölün Ortasında Kumlarla Kaplı Bir Şehir “Kolmanskop”
1908 yıllarında Namib Çölü’nde bulunan elmaslar sonucunda bu bölgede elmas çıkarılması amacıyla Kolmanskop şehri kurulmuştur. Uzun süre bu bölgeden elmas çıkarılsa da yeni elmas madenlerinin keşfi ile şehre olan ilgi azalmıştır. Zaman içinde şehir iyice değerini kaybetmiş, ayaklanmalar ve isyanlar çıkmıştır. İnsanların birer birer terk ettiği şehir en sonunda tamamen insansız kalmış ve yaşam alanları kumlarla dolarak şehirdeki yerleşim yerleri çölün içinde kaybolmaya yüz tutmuştur.
