Van Gölü’nün dibinde ‘sualtı peribacaları’ diye adlandırılan ve boyları 10 metreyi aşan kayaçların keşfedilmesinin ardından şimdi de Urartular dönemine ait 3000 yıllık kale bulundu. Son yıllarda yapılan sualtı araştırmalarıyla gizemli Van Gölü’nün sırları birer birer aydınlanıyor.
Türkiye’nin en büyük, aynı zamanda en gizemli gölü Van Gölü. Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu oluşan ve sodalı suyuyla dikkat çeken 3 bin 713 kilometrekarelik göl, tıpkı bir deniz gibi uzanan uçsuz bucaksız sularının altında pek çok sır saklıyor. Kimilerine göre gölün mavi sularının altında kayıp uygarlıklar yatıyor, kimilerine göreyse devasa bir Van Gölü canavarı yaşıyor. Kıyılarında M.Ö 10 ve 8’inci yüzyıllar arasında Urartu Krallığı’nın başkentinin kurulduğu Van Gölü, 1990 yılından beri arkeolojik sit alanı statüsünde ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde eğitim görevlisi olan Tahsin Ceylan ve ekibi yaklaşık 10 yıldır Van Gölü’nün kalbindeki sırları açığa çıkarmak için sualtı araştırmaları yürütüyor.
2016 yılında Van Gölü’nün dibindeki ‘su altı peribacaları’ olarak adlandırılan yaklaşık 20 metre uzunluğundaki dikitleri (mikrobiyalitleri) keşfeden ekip, ardından da 1948’de battığı düşünülen bir Rus gemisi batığı bulmuştu. Son olarak Bitlis’in Adilcevaz İlçesi’nden yaptıkları dalışla Van Gölü’nün dibinde yatan 3000 yıllık Urartu kalesini keşfettiler. Tarihî kale, Bitlis-Adilcevaz Kaymakamlığı ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin ortak çalışmasıyla fotoğraflanarak gün yüzüne çıkarıldı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş “Van Gölü 600 bin yıllık bir geçmişe sahip. Van Gölü’nün su seviyesi, bu süreç içinde şu anki seviyesinden yüzlerce metre aşağıya da inmiş, şimdiki seviyesinden 150 metre daha yukarıya da çıkmış. Gölün çekilmesiyle birlikte, etrafında yaşayan uygarlıklar zamanla buralarda yerleşim yerleri kurmuş ve göl tekrardan yükseldiğinde insanlar yeniden geri çekilmiş. Fakat insanların yapmış olduğu yapıların birçoğu tahrip olsa da bulduğumuz kale gibi yapılar mevcut kalmış. Burada göl adeta kaleyi saklamış ve bir koruyucu görev üstlenmiş” diyor.
Araştırma ekibinin lideri sualtı görüntüleme yönetmeni Tahsin Ceylan ise “Sualtında bu kaleye rastlamamız mucizevi bir olay. Kaledeki surun taş yapısı daha çok Urartular döneminde kullanılan kesme taşlardır. Bu nedenle bu kalenin bir Urartu kalesi olması daha ağır basıyor. Kalenin surları çok geniş bir alanı kaplamakta. Van Gölü suyunun sodalı olması sayesinde 3000 yıllık kale yıllardır suyun altında tahrip olmadan kalmış. Van Gölü’nde bulunan bu kalenin ve daha önce keşfettiğimiz mikrobiyalitlerin, bu güzellikleri görmek isteyen insanları buraya çekeceğine, dolayısıyla bölgenin ekonomisine ve turizmine önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum” diyor.
Gizemli Van Gölü, birer birer açığa çıkarılan sırları ile merakımızı cezbetmeye ve bizleri büyülemeye devam ediyor.
