Takı denilince daha çok akla kadınlar gelse de, takılar tarih boyunca hem kadını hem de erkeği etkisi altına almıştır. Kadınların daha zarif ve daha çekici görünmek, erkeklerin ise tarz olmak için taktığı takılar; sosyal statü, kişilik, inanç ve kimliği temsil etmenin yanı sıra daha değişik işlevlere de sahiptir. Birçok kültürde sembolik olarak kullanılan takılar, tarih boyunca krallar, kraliçeler, firavunlar, köleler, halktan erkekler ve kadınlar tarafından farklı birçok anlama gelecek şekilde yaygın olarak kullanılmıştır. Takıların ve mücevherlerin sembolik ve dini açıdan önem taşıdığı düşünülmektedir. Yani süs ve inanç sembolü olmalarının dışında yapılmış olduğu madenin ya da taşın kişiye kattığı enerjinin, biyolojik ve psikolojik etkinin de göz önünde bulundurulması dikkat çekmektedir. Altın, eski çağlardan beri güç simgesi olarak kabul edilmiştir. O zamanlar altının maddi değeri hesaplanamadığı halde değeri hep yüksek olmuştur. Bunun nedeni altının güneş rengine sahip olması ve parlamasıdır. Altının insan vücudundaki var olan enerjiyi yükselttiği kabul edilmektedir. Yani altın taktığınızda vücudunuzdaki enerji pozitifse de yükseliyor negatifse de… Şimdi tarihte yer edinmiş başlıca takılara göz atalım. Buyrunuz…
TEPELİK
Eski bir kadın takısı olan tepelik, Anadolu’da erkekler tarafından eşlerine doğumlarda takılan bir takı olarak kullanılmıştır. Kadına, erkek doğurduğunda altın, kız doğurduğunda ise gümüş tepelik takılırmış.
KÜPE
İnsanlar, tarih öncesi zamanlarda bile, süs veya tılsım amacıyla kulaklarına bir şeyler takmış, karşılarındakileri etkilemeye çalışmışlardır. Hemen hemen her kültürel gelişmede olduğu gibi küpeye de ilk önce Mısırlılarda rastlanmıştır. Önceleri çok büyük çapta olan altın halkaların yerlerini zamanla daha küçük askı şeklindeki küpeler almıştır. Geçmişinden de görülüyor ki küpe sanıldığı gibi kadınlara has bir takı değildir. Hatta tarih boyunca daha çok erkekler tarafından takılmıştır. Küpe,tarihte sadece süs ve etkileme aracı olarak da kullanılmamıştır. Örneğin eski çağlardaki denizcilerin kulaklarına küpe takmalarının amacı daha değişiktir.
Denizcilerin ağaç gemilerle okyanusların bilinmezliklerine yelken açtıkları devirlerde, kimse bu uzun seferlerden sağ salim geri dönüp yuvasına, ailesine kavuşabileceğinden emin olamazmış. Olabileceklerin en kötüsüne hazırlıklı olabilmek için eğer bir kazaya kurban giderler de cesetleri karaya vurursa, bulanlar cenaze ve defin işlemlerinin masraflarında kullansınlar diye kulaklarına altın küpe takarlarmış.
BOYUNLUK
Afrika’da kadınlar hem inançlarından dolayı hem de kendilerini güzelleştirdiğine inandıkları için boyunlarına halkalar takmışlardır ve bu gelenek hala devam etmektedir. Bu halkalar yaş ilerledikçe artmakta, ancak artan halkalar zamanla çene ve boyun arasında uzama meydana getirmektedir. Bu durum, çevresindekilerin kadına karşı hem hayranlık beslemelerini hem de sevgi duymalarını sağlamaktadır. Bu hayranlık, çekilen acının tek tesellisidir. Günün birinde kadın, bu halkaları çıkarınca asıl trajedi o an başlar; yıllarca halkalara alışan boyun kemikleri kafanın ağırlığını taşıyamayarak kırılır ve kadının ölümüne sebep olur.
HALHAL
Bağda, bahçede ve tarla gibi yerlerde çalışan kadınlar, küçük çocuklarının ayağına halhal takarmış ve halhaldan çıkan ses sayesinde onların nerede olduklarını kolaylıkla bulabilirmiş. Ayrıca halhal çıkardığı ses sayesinde yılan, akrep gibi zehirli hayvanların yaklaşmasını engellemek amacıyla da kullanılmaktaymış.
HIZMA
Arap ve Anadolu kültürlerinde yaygın olarak kullanılan ve burna takılan hızma, kadının evli veya nişanlı olduğunun sembolü olarak kullanılmıştır.
