Filmin Konusu
Film, annesi Amerika’da turnede olan, bu süreçte şiddete meyilli babasıyla yaşamakta olan küçük Jojo’nun bir gün ağaçta bulduğu ve evinde bakmaya başladığı kargayla arasında oluşan bağı, bu bağın onu gerçek hayata hazırlamasını anlatıyor.
ANALİZ
2012 yapımı Hollanda filmi Kauwboy, öncelikle çok güçlü bir çocuk oyuncu performansına sahip. 2019 yapımı Alman filmi System Crasher’daki Helena Zengel’in performansını hatırlatacak kadar güçlü oynayan Rick Lens adeta karakteri Jojo’ya bürünüyor ve çok doğal, çok sade bir oyunculukla bunu başarıyor.
Babasını canlandıran Loek Peters, Jojo’nun yakın arkadaşını oynayan Susan Radder de performanslarıyla filmde parlıyorlar. Rick Lens’in rol aldığı ilk uzun metrajlı filmde bu denli bir oyunculuk sergilemesine hayran kalıyorken filmin yönetmen Boudewijn Koole’nin de ilk senaryosu ve ilk yönetmenlik deneyimi olması Kuawboy’u gözümüzde başka yerlere sürüklüyor.
Bunlar dışında sinematografi de çok başarılı. Film için seçilen mavi yeşil renk paleti özellikle filmi çok güçlendiriyor. Bu paletlerin sahnelere göre soyutlaşması ve koyulaşması da yönetmenle görüntü yönetmeni Daniel Bouquet’in en büyük başarısı. Müziğe geldiğimizde de film büyük iş başarıyor. Seçilen şarkılar filmle ama en çok ta Jojo’ya çok uyuyor. Tam bir karakter filmi olan Kauwboy’da yönetmen Kooler müziğin önemini çok önceden düşünmüş olacak ki Helge Slikker’le birlikte büyük iş çıkarıyorlar.
Yazının buradan sonrası filmi izlemeyenler için spoiler içermektedir.
“Başlangıçta hiçbir şey yoktu, hiçbir şey. Hiçbir şey, hiçlik. Her şey siyahtı. Ama sonra, bum!”
Filmimiz bu cümlelerle başlıyor ve sonra “bum!”.
Babasının arabayla işe giderken altından geçeceği köprüye koşarak yetişiyor Jojo ve yarışı kazanıyor. Aslında burada aralarındaki olumsuzlukları görmüyoruz. Jojo ev işleri yapıyor, müzisyen annesi turnede, okulda da su topu takımında ve bunu gerçekten severek yapıyor. Ha bir de her gün belli saatlerde annesiyle ev telefonundan konuşuyor ve ona her şeyin yoluna gittiğine dair yalan söylüyor. Aynı gün babası işten dönüyor ve “boşa çağrıldığını” söylüyor. Yani aslında işte ona ihtiyaçları yok, Ronald da bu yüzden sinirli bir şekilde bira içiyor. Baba karakteri Ronald da baltaya sap olamama düşüncesi hakim, eşinden ayrıldıktan sonra müzisyenliği bırakmış, alkolü arttırmış ve daha sinirli bir insan olmuş.
Bir firmada güvenlik görevlisi olarak çalışıyor ama kendisini filmin tamamında işteyken hiç görmüyoruz. Sadece evden arabayla ayrılırken, koltukta uyumakta olup içki içerken ve Jojo’yu azarlarken görüyoruz. Ancak burada şöyle bir nokta var ki bunları yaparken üstünde hep güvenlik üniforması var. Yani güçsüzlüğünün, terkedilmişliğinin acısını erkekliğini tatmin ederek, oğluna emirler verip arada şiddet uygulayarak çıkarıyor.
Jojo tüm bunlardan çok rahatsız, kendine bir meşgale arıyor ve bir gün evlerinin yakınındaki ağaçlardan birinden kargaların sesinin duyuyor. Yavru bir karga yere düşmüş ve kalkamıyor. Jojo tam onu annesine kavuşturmaya çalışırken karga tekrar düşüyor ve Jojo onu iyileştirmek için evine götürmeye karar veriyor. Her şey burada başlıyor. Kargayla arasında oluşmaya başlayan kusursuz ve karşılıksız sevgi bağı çok özlediği annesinin yerini alıyor. Buralarda bazen anne babası ile birlikte mutluyken çekildikleri fotoğrafları da yönetmen bize göstererek bunu açıklıyor. Ancak sonrasında ilk 1 haftanın sonunda Ronald kargayı farkediyor ve Jojo ile ciddi bir kavga ediyorlar.
Jojo kargayı ağaca bıraktıktan sonra babasına cephe almaya, okulda da agresifleşmeye başlıyor. Sadece ona ilk andan beri yakın olan su topundan arkadaşı Yenthe ile ilişkileri olumlu gidiyor. Ancak onunla da ilişkisi kopma noktasına geliyor. Filmin sonlarına doğru annenin turnede olmadığını, öldüğünü öğreniyoruz. Yenthe de bir gün Jojo ile beraberken ona annenin öldüğünü biliyorum diyor ve bunun üzerine Jojo’dan tokat yiyor. Burada Jojo’nun reddetme ve kabullenmeme güdüsünün halen çok güçlü olduğunu görüyoruz.
Film boyunca telefonda sözde annesiyle konuşmaları, onun şarkılarını sürekli dinlemesi ve son olarak da doğum günü için evi süslemesi ve sonunda babasıyla ettikleri şiddetli kavga sonucu karganın yeniden evden kovulması. Özellikle annesine hazırladığı doğum günü sahnesinde babası eve geldiğinde onun damarına iyice basarak sürekli annesinin doğum gününü kutlaması sonucu çok şiddetli bir kavga patlak veriyor. Bu kavganın sonunda Ronald kargayı yeniden evden atıyor ve Jojo da evin yakınındaki küçük kulübede kalmaya başlıyor ama babasını da izlemeye devam ediyor.
Bir gece kulübede uyurken annesini hayal ediyor, annesi yanına gelip üstünü örtüyor. Buradan sonra ertesi sabah Jojo çok mutlu bir şekilde uyanıyor, bisikletine atlayıp kargayı ilk bulduğu ağaca doğru gitmeye başlıyor ve karga da ortaya çıkıyor. Ancak birden bire bisikletin ön tekerine çok hızlı bir şekilde çarparak karga ölüyor ve Jojo ondan beklediğimiz gibi aşırı derecede karaları bağlamıyor, çığlıklar atarak ağlamıyor. Burada yönetmenin de sahneyi salya sümüğe dökmeden vermek istediği mesajı çok güçlü biçimde verdiğini görüyoruz. Çok sevdiği karganın ölümüyle aslında Jojo annesinin de ölümünü inkar etmeyerek kabulleniyor ve filmin açılış cümlesinde olduğu gibi karga ölmeden önce her şey aslında siyahtı. Hiçbir şey yoktu. Sonra bir anda BUM!!
Yönetmen: Boudewijn KOOLE
Senaryo: Boudewijn KOOLE, Jolein LAARMAN
Yapımcı: Sandra Beerends, Marina Blok, Wilant Boekelman, Floor Onrust, Jan Van Der Zanden
Müzik: Helge Slikker
Sinematografi: Daniel Bouquet
Kurgu: Gys Zevenbergen
Oyuncular: Rick Lens, Loek Peters, Susan Radder, Ricky Koole