The Sopranos (Soprano Ailesi), 11 Ocak 1999’da ilk kez yayınlandığında çok az kişi bu dizinin televizyon tarihinin en iyi işlerinden biri olacağını tahmin ediyordu kuşkusuz. İlk bölümden son bölümün yayınlandığı 10 Haziran 2007’ye dek Amerika’da ve dünyada soluksuz izlendi The Sopranos. Hatta 2006 yılında başarısız bulunsa da bir bilgisayar oyunu dahi çıktı dizinin. Sopranos’un yaratıcısı olan David Chase de dizi bittikten sonra bir daha yayınlandığı dönemdeki ışıltılı günlerine dönemedi. Günümüzde ise The Sopranos’un geçmiş dönemlerini anlatan bir sinema filmi üzerinde çalışıyor David Chase. Filmin ana karakteri ise dizinin en aykırı karakterlerinden olan Christopher (Chris) Moltisanti’nin babası olan ve dizide adı sık anılan Dickie Moltisanti olacak.
Şimdi gelelim diziyi efsaneye dönüştüren öğelere. Burada herkesin aklına ilk gelen kişi elbette ki baş karakter Tony Soprano’yu efsanevi bir performansla canlandıran James Gandolfini. Gandolfini diziden önce 1993’te senaryosunu Quentin Tarantino’nun yazdığı, yönetmenliğini ise merhum Tony Scott’ın üstlendiği True Romance adlı filmle ilk önemli çıkışını yapmıştı. 1999’da ilk sezondaki performansıyla Emmy ödüllerinde en iyi drama dizisi erkek oyuncusu ödülünü alan Gandolfini, Sopranos’un devam ettiği yıllarda da The Mexican, The Man Who Wasn’t There ve Last Castle gibi oldukça başarılı sinema filmlerinde rol alarak rüştünü ispatlamıştır. Gandolfini haricinde dizinin en ağır topları olan Edie Falco, Lorraine Bracco, Michael Imperioli, Dominic Chianese, Tony Sirico ve Steven Van Zandt’te tam 6 sezon boyunca unutulmaz performanslar ortaya koydular.
Oyunculuklar haricinde dizideki sohbetler, İtalyan aile geleneklerinin incelikleri, kendileri hakkında yaptıkları öz eleştiriler, ırkçılık, Billy Budd muhabbeti gibi unutulmaz sahneler hiç unutulmayanlar arasındadır. Bunların dışında dizinin tüm bölümlerinde mitolojiye, tarihe, felsefeye yapılan inanılmaz göndermeler de mevcuttur. Zaten Sopranos’u gangster janrasında en çok ayıran şey kuru şiddet ve sadece alışılan cinayet sahneleri değil, özellikle Tony ile psikoloğu Melfi arasındaki felsefik, Freudyen sohbetlerdir. Yeni keşfetmiş olduğum https://sopranosautopsy.com/ adlı sitede dizinin tüm sezonlarının tüm bölümlerinde yer alan referanslar, göndermeler mevcut olup dizinin fanları tarafından yönetilmekte olan bir sayfadır. Sadece final sezonunun 2. bölümünde yer alan 10 bölüm ile ilgili çalışmalar halen sürmektedir.
Şimdi gelelim 2013’e. Sopranos’un unutulmaz başrol oyuncusu James Gandolfini 19 Haziran 2013’te film festivali için gittiği Roma’da bir otel odasında ölü bulundu. Ölüm sebebi olarak ise aşırı kilolarının neden olduğu ani inme açıklandı. Gandolfini’nin bu ani kaybı 2013’ten günümüze kadar özellikle dizideki rol arkadaşlarını derinden etkiledi ve geçtiğimiz haftalardaki 20. yıl buluşmasında oyuncular dizi ile ilgili seminere Gandolfini’yi anarak başladılar ve bitirdiler.
Sonuç olarak Sopranos, senaryosu, oyunculuklar, şiddet sahneleri, zekice diyalogları, felsefi boyutları, tarihi ve mitolojik göndermeleri, referansları, İtalyan ve Amerikan kültürünün iç içe geçtiği bir mafya ailesinin yapısını kusursuz anlatmasıyla televizyonun en unutulmaz işlerinden biri olarak çoktan yerini aldı. Hiç az olmayan bir topluluğa göre ise karşılaştırıldığı tek dizi olan Breaking Bad’den de iyi.
Dilerseniz Sopranos’un 20. Yılına özel yazdığımız bu yazıyı Tony Soprano’nun her bölümde “sabah beyaz bornozuyla” gezdiği bir kareyle sonlandıralım.