Daha önce hiç seçilmemiş yeni bir partiye sahip olan 39 yaşındaki genç ve hırslı bir lider olan Emmanuel Macron, Fransa’daki tüm siyasi parti adaylarını geride bırakarak cumhurbaşkanlığını nasıl kazandı?
Emmanuel Macron, Fransız siyasetinde bir deprem etkisi yarattı. “En Marche” adını verdiği yeni siyasi akımla yola devam eden Macron, hem sol cephenin hem de sağ muhafazakâr cephenin tepkisini çekti. Macron yola çıkarken amacının “Fransız halkını birleştirmek” olduğunu söyledi.
1-Şanslıydı
Hiç şüphesiz, şans rüzgarları Emmanuel Macron’u zafere taşıyan önemli bir etkendi. “Macron Yasası” ile ilk kez dikkatleri üzerine çekti.
Merkez sağdaki Cumhuriyetçilerin adayı olmak için çabalayan, fakat adaylığı François Fillon’a kaptıran eski başbakan Alain Juppe’e göre Macron aday olarak sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande’ı “sırtından bıçakladı”.
Yaşanan kamu skandalı, merkez sağın ilk öncü adayı François Fillon’ı devirmeye yetti. Sosyalist aday Benoît Hamon da, geleneksel seçmenlerin başka yerlere bakmalarından çok fazla sıkıntı yaşadı. Paris’te bir düşünce kuruluşu olan Terra Nova’nın Marc-Olivier Padis: “Çok şanslıydı, çünkü tamamen beklenmedik bir durumla karşı karşıyaydı.” açıklamasını yaptı.
2-Tedbiri Elden Bırakmadı
Şans, tek başına bu zaferi anlatmaya elbette ki yetmez. Macron, sosyalist kanattan ilerleyebilirdi, fakat iktidar ve kasvetli kamuoyu tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda partinin sesi duyulmaya başladı.
Macron, Avrupa’daki başka yerlerde (İspanya’daki Podemos, İtalya’nın Beş Yıldızlı Hareketi) ortaya çıkmış olan siyasi hareketlere baktı ve Fransa’da eşdeğer bir yön geliştiren siyasi güç olmadığını gördü. Nisan 2016’da “insanlar tarafından çalıştırılan” En Marche’yi kurdu. Macron sürekli hareket halindeydi ve dört ay sonra Başkan François Hollande hükümetinden ayrılmayı tercih etti.
3-Fransa’da Yeni Bir Şey Denedi
Paris’te serbest çalışan gazeteci Emily Schultheis, “En Marche” kurulurken, Barack Obama’nın 2008 ABD seçim kampanyasından ipucu alındığını söyledi. Macron’un ilk büyük girişimi, çok enerjik fakat bir o kadar da tecrübesiz olan “En Marche” aktivistlerini harekete geçirerek büyük yürüyüşü (Big March) gerçekleştirmesiydi.
Bayan Schultheis, “Kampanyada, Fransa’nın genelini temsil eden ilçeleri ve semtleri belirlemek için – 2008’de Obama’nın kampanyasında gönüllü olarak çalıştıkları siyasi bir firmadan algoritmalar kullanıldı. Aktivistleri 300.000 kişinin kapısına gönderdiler.” açıklamasında bulundu.
Gönüllüler sadece el ilanları dağıtmadı. Ülkedeki yaklaşık 25.000 seçmenle yaklaşık 15 dakika derinlemesine görüşmeler de gerçekleştirdiler. Elde edilen bilgiler, kampanya önceliklerini ve politikalarını bilgilendiren büyük bir veritabanına girildi.
Ülkenin nabzını ölçmek için yoğun bir çalışma yürütüldü. Aynı zamanda insanların gönüllülerine nasıl gireceklerini de biliyorlardı. Her seçmenin kendi hareketleriyle daha önce temasa geçtiğinden emin oldular. Gerçekten atılan her bir adım, birer eğitim uygulamasıydı ve bu sayede Macron harekete geçme fırsatını yakaladı.
4-Fransız Halkına Olumlu Bir Mesajı Vardı
Macron’un siyasi kişiliği çelişkilerle karşı karşıya kalmış gibi görünüyordu. Eski bir yatırım bankacısı olan Macron, önce Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ekonomi danışmanlığını yürüttü, ardından da 2014’te ekonomi bakanı oldu. Daha önce hiç milletvekili seçilmemişti.
Emmanuel Macron’un siyasi kariyeri, Hollande’ın kanatları altında sürerken daha sonradan Yürüyüş Hareketi’ni kurmasıyla değişti. Rakibi Le Pen ise, kendisinin elit bir aday olduğunu ve acemi olmadığını söyledi.
Fransız halkı karamsardı ve ne yapacaklarını bilemez halde görünüyorlardı. Genç, enerji dolu, Fransa için neler yapabileceğini ve insanlara fırsatlar bulmaya çalışacağını, Fransız halkına yaşanan sorunlara yönelik çözümler üreteceğini söyleyen ve onlara mesajlar ileten tek kişi Macron’du”.
5-Marine Le Pen’e Karşı Çıktı
Macron’un daha iyimser, pozitif ve çözümcü yaklaşımlarına karşı, Marine Le Pen’in mesajı tam tersine negatifti. Göç karşıtı, Avrupa Birliği karşıtı ve sistem karşıtı bazı söylemleri dikkat çekiciydi.
Emmy Schultheis, Marine Le Pen’in kitlesel toplantılarında, kullandığı imgeler, tema ve müzik daha agresif ve karanlıktı. Macron’un toplantılarında ise pop müzik ve aydınlık alanlar kullanılarak halka mesajlar verildi.
Emmanuel Macron’un mitingleri genç ve dinamikti, rakibinin mesajı daha olumsuz tepkiler aldı. 3 Mayıs’ta yapılan büyük TV tartışmasında her iki taraf da birbirlerine hakaret içeren söylemlerde bulundu.
Marine Le Pen oldukça etkileyici bir kampanya yürütmüş olabilir, ancak oy anlamında aylarca zaman kaybetmiş durumda. Geçen yıl yapılan anketlerde %30 geride kaldı ve henüz iki haftada Emmanuel Macron tarafından iki kez yenilgiye uğratıldı. Bu sayade fırsatları iyi değerlendiren ve farklı bir çizgide ilerleyen Emmanuel Macron bu yarıştan galip çıkan taraf oldu.