Önceki yazımızda Katalonya’nın İspanya üzerindeki etkisinden, Katalanların neden bağımsızlık istediğinden, yapılan referandumun genel özelliklerinden, yapılanların hepsinin tek taraflı olduğunu ve yasal olmadığını ve bu yüzden de Madrid hükümetinin Katalanların özerkliğini ellerinden alabileceğinden bahsetmiştik. Sonuç olarak parlamento kararı ile Katalan hükümeti feshedildi. Peki şimdi ne olacak? Ne oluyor?
İspanya Başbakanı Mariano Rajoy Sordu, Carles Puigdemont İse Sessiz Kaldı
Mariano Rajoy Katalonya Özerk Yönetimi Başkanına bir soru sordu: “Bağımsızlık ilan edildi mi?” bu soru üzerine Carles Puigdemont’un açıklama yapması bekleniyordu ancak sadece muğlak ifadeler kullanarak cevap vermekle yetindi ve bu da İspanya hükümetinin sabrının taşmasına sebep olmakla birlikte bağımsızlık yanlıların da tepkisini çekti. Başbakan Rajoy, cevap gelmediği takdirde “bağımsızlığın ilan edildiğini” kabul edecek ve anayasanın 155.maddesini uygulamaya koyacağını dile getirdi. Bu açıklamalara ek olarak bir de İspanya İçişleri Bakanı Juan İgnacio Zaido’nun “açıklama gelmezse özerkliğin kaldırılacağı” şeklindeki demeçleri üzerine Puigdemont sessizliğini mektup aracılığıyla bozdu.
Katalonya Özerk Yönetimi Başkan’ından İspanya Hükümetine Mektup
Carles Puigdemont, İspanya Senatosu’na mektup gönderdi ve bu mektupta “Özerkliğin kaldırılması krizi derinleştirir” uyarısı bulunmaktadır. Yazılan bu mektup aslında bir şey ifade etmiyor. Puigdemont Avrupa’dan destek alamayınca eskiden aldığı desteği kaybetmesi ve bunun sonucunda yalnız kalması sebebiyle makul ve dengeli davranmayarak zaman geçiriyordu.
Katalan liderin bağımsızlık talebinden net bir şekilde vazgeçmemesi üzerine Başbakan Rajoy harekete geçti ve ilk adım olarak Katalonya’nın özerkliğinin askıya alınmasını talep etti. Madrid hükümeti “yerel yönetimi görevden alma ve yeni hükümet atama” gibi yetkilere sahipken diğer yandan özerklik statüsünün kaldırılması veya askıya alınması için parlamentonun onayı gerekmektedir.
Mariano Rajoy liderliğindeki Halkçı Parti ile muhalefetteki sosyalist parti (PSOE) özerkliğin iptali yönünde anlaşmaya vardılar. Muhalefet partisi belirli bir süre dengeli olmak kaydıyla anayasal düzenin yeniden sağlanması için elinden geleni yapacaklarını dile getirmektedir.
Katalonya Parlamento Başkanı Carme Forcadell’in Tepkisi
Katalonya Özerk Yönetim Parlamentosu Başkanı Carme Forcadell verdiği bir demeçte, “Geriye yönelik tek bir adım bile atmayacağız. Çünkü bizler Katalanların demokratik olarak seçtiği meşru temsilcileriz.” dedi.
Forcadell, İspanya hükümetinin 155. maddeyi uygulama kararını “ne yasallığı olan ne siyasi meşruluğu bulunan, ne de Katalanların çoğunluğunun desteğini alan bir girişim” olarak nitelendirdi ve “Bu karar, tüm sınırları aşan bir darbedir.” ifadesini kullandı.
Puigdemont’un tutumu ve Forcadell’in demeçlerinin ardından Katalan halkı sokağa döküldü. Katalanlar Madrid hükümetinin kararını protesto etmek için Barcelona sokaklarını hınca hınç doldurdu ve resmi kayıtlara göre 750.000’den fazla insanın sokaklarda olduğunu belirtilmektedir. Ancak bu durumun sonucu olarak bağımsızlık karşıtları ile bağımsızlık yanlılarını karşı karşıya getirdi. Taraflar arasında önemli bir olay yaşanmamasına karşın bağımsızlık yanlılarının polis şiddetini maruz kaldığı biliniyor.
Rajoy “Başka seçenek bırakmadılar”
İspanya Başbakanı Rajoy, Katalan hükümetinin eylemlerinin “anayasa aykırılık ve kamu düzenini bozma” şeklinde olduğunu belirtirken ayrıca “bize başka bir opsiyon bırakmadılar” ifadelerini de dile getirdi.
Bu demeçlerin üzerine Puigdemont ilk defa bağımsızlıklarını ilan ettiklerini dile getirdi. Ancak hemen belirtelim; bu bağımsızlık gayrimeşru ve tek taraflı olmaktadır. İspanya yönetimi de Katalan hükümetini feshettiğini ve yerel polis müdürlerinin görevden alındığını (141 kişinin) belirtirken 21 Aralık’ta erken seçime gidileceği ifadelerini kullandı.
Görevden alınmaların ardından “yetkileri kötüye kullanma, kamu düzenini bozma, isyana ve ayaklanmalara teşvik etme” suçlamalarıyla Carles Puigdemont’un ve bazı eski Katalan bakanların ulusal mahkemede yargılanması talep edildi. Yargılama sonucu Avrupa genelinde 4 eski Katalan bakan (sağlık, eğitim, kültür ve tarım bakanları) hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
Belçika Sığınma ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Theo Francken: Bu Tamamen Yasal Bir Durum
Belçika Sığınma ve Göçten Sorumlu Devlet Bakanı Theo Francken Puigdemont’a siyasi sığınma ve koruma verebileceklerini söylerken kendini güvende hissetmeyen her Katalan’ın sığınabileceğini dile getirdi ve eski Katalonya Özerk Yönetim Başkanı Puigdemont’un Belçika’ya kaçtığını İspanya hükümeti doğruladı.
Brüksel’de bulunan eski başkan Puigdemont ve dört bakan bu krizi uluslararası mahkemeye taşımaya niyetli olduklarını dile getirmekteydi ve 17 Kasım’da Katalan eski devlet adamlarının iadesinin karara bağlanacağının tarihi olarak belirlenmişti.
Mahkeme Günü Gelip Çattı
Basına kapalı olarak gerçekleştirilen duruşmada iddianamelerini ve savunmalarını sunan taraflar sonuç ne olursa olsun stratejik olarak temyize gitmek niyetindeydiler ancak duruşmada hakim davanın “4 Aralık 2017” tarihine ertelenmesine karar verdi.
Peki Şimdi Ne Olacak?
Eski Başkan Puigdemont ısrarla erken seçime katılacağını belirtiyor. Erken seçim tarihinin belirlenmesi üzerine seçim anketleri sonucunda eski Katalan Parlamentosu’na benzer bir oluşumun meydana geldiği dikkatlerden kaçmıyor.
Sonuç olarak duruşmanın 4 Aralık tarihine ertelenmesi Puigdemont’a yaradı. Çünkü duruşma nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın temyize gitmeyi planlayan eski başkan böylelikle 60 günlük değerlendirme süresinden yararlanacak ve 21 Aralık’taki seçimlere katılmayı garantilemiş olacak.
Sanırım” tarih tekerrürden ibarettir” diye boşuna dememişler. Vu tür başkaldırmalar İspanya’da boşa çıktığı her zaman görülmektedir ve bu işten zararlı çıkanların her defasında kendilerinin ve Katalan halkının olduğunu dile getirmek üzücü olmakla birlikte, olaylar 1000’den fazla kişinin (sadece hastane kayıtlarına göre) yaralı olduğu hastanelerde tedavi gördüğü belirtilmektedir. Neden bağımsızlık eylemleri fiili olarak sonuçlanamıyor diye düşünmekten kendimizi alıkoyamasak da sanırım en büyük etken Katalonya’nın hiçbir yerden resmi olarak destek bulamaması ve Avrupa’nın sessiz kalması demek daha doğru olur. Şimdi ise gözler 21 Aralık’taki seçimlerde…