Irak Türkmen Cephesi Başkanı, The National’e yaptığı açıklamalarda “Referandum kararı Irak’ta yeni bir çatışmanın ortaya çıkmasına neden olur.” yorumunu yaptı.
Petrol zengini bir bölge olan Kerkük, Irak’ta çeşitliğin bir modeli olarak görülüyordu. Fakat şimdi patlamaya hazır bir bomba olarak duruyor. Çoğunlukla Türkmenlere olmak üzere, Araplara, Kürtlere ve Hıristiyanlara ev sahipliği Kerkük, tahmini olarak dünya petrol gelirlerinin yüzde 4’üne sahip petrol zengini bir bölgedir. Fakat geçen haftalarda, Kürdistan bölgesi içerisinde yer almamasına rağmen Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu içerisinde yer alması için oylamaya katılacağı açıklandı.
Bu durum sonrası Kürdistan’ın başkenti Erbil ve Bağdat hükümeti arasında tansiyonun yükselmesine neden olmuş ve Kerkük’te var olan farklı etnikteki kesimlerin liderleri arasında gerginliğin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Irak Başbakanı Haydar Al Abadi ise bu kararı reddetmiş ve ardından sözcüsü Saad Al Hadithi, “illegal ve anayasaya aykırı” bir durum olduğunu ifade etmiştir.
Ayrıca Hadithi, “Kürdistan’ın bölgesinde yer almayan iller, federal hükümetin onayı olmadan bu bölgeye katılama kararı alamazlar (Irak anayasasında, illere böyle bir yetki verilmemiştir). Kerkük’te bu yasa içerisinde yer alan illerden biridir.” ifadelerini de kullandı.
Kerkük İl Meclisi, geçtiğimiz günlerde 25 Eylül’de yapılması beklenen Kerkük’ün Kürdistan Bağımsızlık referandumuna katılıp katılmayacağı konusunda bir oylama yaptı. 41 kişilik Kerkük meclisinde oylamaya sadece 24 üye katıldı. 24 üyenin 23’ü Kerkük’ün referanduma katılmasına evet oyu kullanırken bir oy da çekimser olarak kullanılmıştır. Oylamaya katılmayan Türkmen ve Arap milletvekilleri oylamayı boykot etmiştir. Anayasaya aykırı olan bu oylamayı kınayan ifadeler yayınladılar.
Böyle bir kararın alması yalnızca Kerkük’ün geleceği için değil, tüm Irak için de bir bütün olarak tehlikeli bir durum söz konusudur. Irak’taki Kürtler referandumda 3 valiliği de elinde tutmak istiyor (Erbil, Süleymaniye ve Duhok) ve ayrıca Bağdat’ın yönetiminde olup da Kürtlerin kontrol ettiği tartışmalı bölgeleri de elde tutmak istiyor. Kerkük de bunlardan bir tanesidir.
Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Milletvekili olan Erşad Salihi, The National’e verdiği röportajda, “Kerkük’ün referanduma dahil edilmesi, Irak’ta yeni bir çatışma ortamını yaratacaktır. Aynı zamanda Kerkük’te yaşayan Türkmen, Arap ve Kürt halkının arasındaki tansiyonun yükselmesine neden olacaktır. Kerkük Meclisi, Kerkük’teki partilerin uzun vadeli dönemde ortak bir şekilde çalışamadığını tekrardan göstermiş oldu. Buradaki yaklaşım, Irak anayasasına aykırıdır ve bu durum Kerkük’ü hiçbir şekilde ileri taşımayacaktır. Aksine milliyetçi çatışmaların ve kaosun ortaya çıkmasına neden olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Kerkük’ün, Kürdistan’ın bağımsızlık referandumuna dahil edilmesi kararı, Irak Anayasasının 143. maddesini ihlal etmektedir. Çünkü Kerkük şuan da anayasada da belirtildiği gibi Kürdistan bölgesi dışında kalan bir bölgedir.
Bu nedenden dolayı Kerkük’ün referanduma dahil edilmesi anayasal bir hareket değildir. Çünkü bu karar, mecliste Türkmen ve Arapların bulunmadığı bir zamanda alınmıştır. Ve bu da çeşitli unsurların temsilinin yok sayıldığı anlamına gelmektedir. Bu durumda alınan bu karar gayri meşru sayılmaktadır. Bu referandumun gerçekleşmesi, Kerkük’te çatışmaların ve kaosun yükselmesine neden olur. Bu da Kerkük’te yaşayan insanların güvenliğini tehdit edecek bir ortam yaratır.
Washington Yakın Doğu Enstitüsü Irak Analisti olan Micheal Knights, “Bu karar, Kerkük’teki insanların ayaklanma riskini ortaya çıkarır. Bu durum daha önce birçok kez yaşanmıştır. Ve genellikle olaylardan sonra çok sayıda insanın ölümüne yol açmıştır bu ayaklanmalar. Fakat şuan güvenlik güçleri iyi bir şekilde hazırlanmış durumda. Güvenlik güçleri diğer yandan referanduma karşı olan muhaliflerin çıkaracağı bir çatışma riskinin azaltılması için çalışıyor.” ifadelerini kullandı.
Kürt askerleri, IŞİD’in 2014 yılında Irak’ın askeri gücünü çökerttiği günden itibaren bazı önemli bölgeleri ve Kerkük’ü kontrol altına aldı. IŞİD sonrası bölgelerde başarı sağlayan Kürtler aynı zamanda yerel politikada da gücü eline almış oldu. Bu durum Türkmenleri ve Arapları çileden çıkardı.
Mart ayında Kerkük Meclisi, Kerkük’teki kamu binalarında Kürdistan bayrağının asılması kararını almıştı. Bu kararın ardından Irak Merkez Hükümeti, Kürdistan yönetimini şiddetli bir şekilde eleştirmişti.
Ağustos ayın başında Kerkük Valisi olan Necmettin Kerim, “Kerkük, Kürdistan bölgesinin bir parçası olacaktır.” açıklamasında bulundu. Bir diğer mesele de, Kürtlerin, Kerkük’ü IŞİD tehlikesinden kurtarmak adına bu bahaneye sığındıkları konusudur. Bu durum Kerkük’teki diğer kesimler için endişe verici bir mesele olarak ortaya çıkıyor.
Kerkük’e 2003 yılından beri önemli sayıda Kürt göçü yaşanmıştır. Bağdat ise bu durumu, “Kerkük’ün demografik yapısı değişime uğruyor.” şeklinde ifade etti. Kerkük genellikle “Küçük Irak” diye nitelendiriliyordu. Birçok politikacı “Irak’ın küçük evreni” olduğuna inanıyor. Hatta Kerkük’ün, çeşitli topluluklar arasındaki çatışmaların yer aldığı bir bölgeyi temsil ettiğini söylemektedirler.
Öte yandan Kürtler, Kerkük’ü, kaybettikleri ve özlemini çektikleri “Kürdistan’ın Kudüs’ü” olan bir bölge olarak bahsetmektedirler.
Bu arada, birçok Türkmen, Arap ve Hristiyan, Kürt yönetiminin Kerkük’te çeşitli eylemlere destek verdiğini -Cinayetler, çocuk kaçırma ve fiziksel korkutma- ve azınlıklara bu tür yollarla baskı uygulayarak Kerkük’ün demografisini değiştirmeye çalıştığını iddia ediyor.
Sınırları içerisinde Kürt nüfusunun bulunduğu Türkiye ve İran, referandum konusuna karşı olduklarından dolayı Kürdistan yönetimini sürekli bir şekilde eleştiriyor. Ortadoğu ve Türkiye uzmanı olan araştırmacı Ziya Meral şunları söyledi: Türkiye görüşünü açık bir şekilde ifade etti. Şu anda Türkiye, Irak’ta Kürt bağımsızlığına karşı çıkıyor ve Kürdistan’ın ortaya çıkması adına Kerkük’ün çatışmalar için tetikleyici bir unsur olarak görüldüğünü belirtiyor. Ayrıca Türkiye, Kürtlere karşı diplomatik ve ekonomik anlamda tepki gösterecektir.” ifadelerini kullandı.
Meral, “Türkiye, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne karşı ekonomik baskılar uygulayacaktır. Karmaşık bir ilişki ile karşı karşıyayız. İktidar Partisi, KDP’yi (Kürdistan Demokrat Partisi) sarsmak istemiyor, fakat yine de Kürdistan’ın Irak’ta bağımsızlık kazanmasını da istemiyor. Kürdistan bağımsızlığının uzun vadede kaçınılmaz olduğunu ve Ankara’nın Iraklı Kürtlerle çalışması için herhangi bir tehdit oluşturmadığını” ifadelerini kullandı.
Son olarak Ziya Meral, “Türkiye, kısa ve orta vadede Kürdistan bağımsızlığını, Irak’ın daha fazla bölünmesi ve yaşanan çatışmaların devam etmesi anlamına geldiğini ve tarihsel değişimlerin yaşanacağı bir olgu olarak görüyor. Bu durum Türkiye için risklerin ve tehlikelerin doğabileceği anlamına geliyor.” diye ekledi.
Yazan: Mina Aldroubi
Çeviren: Marwan Nadhim
Kaynak: The National