Hayırseverlik üzerindeki etkisi muhtemelen 20.yüzyıldaki başka herhangi birinin etkisinden daha önemli.
1 Temmuz 1961– Bugün hayatta olsaydı Lady Diana Spencer 57 yaşına basacaktı. Diana, 20.yüzyılın son çeyreğinden itibaren başta Birleşik Krallık olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına almaya başladı. Ölümünün üzerinden 20 yıl geçse bile varlığı unutulmuş değil.
Bugün doğum gününde onu yani Galler Prensesi Diana’nın (İngiltere’nin Gülü) insanların kalbinde nasıl taht kurduğunu anlatmaya çalışacağım. Zaten kendisinin bir diğer adı da The Queen of Hearts (Kalplerin Kraliçesi).
Tony Blair tarafından ”Halkın Prensesi’‘ olarak adlandırılan Diana; güzelliği ve moda seçimleri Prens Charles ile olan evliliği ile küresel bir ikon haline geldi. Fakat bütün bunların dışında yarattığı en derin ve kalıcı fark, başkalarında olmayan ‘‘Yardımseverlik Gücü”dür.
Diana, dünyanın her yerinde 100’den fazla yardım kuruluşunun patronuydu. Charles’dan boşanmasının ardından diğerlerine yardım etme konusundaki çabalarına devam ederek, yardımsever nedenlerden dolayı yorulmadan çalışmak için ününü kullanarak çok önemli insani meseleler hakkında farkındalık yarattı.
Diana’nın hasta küçük çocukları tutan, evsiz insanlara sarılan, AIDS ve HIV hastaları ile el sıkışırken çekilen fotoğrafları olağan hale geldi. Onun bu doğal merhameti hasta insanların yüreğini ısıttı.
Diana, BBC’den Martin Bashir’e ”Toplumdaki en savunmasız insanlara yardım etmek dışında hiçbir şey bana mutluluk getirmiyor. Bu hayatımın bir tür parçası, bir tür kader.” dedi.
”Diana , spot ışıklarının sahibi ve yöneticisiydi.”
MAYINLAR
Diana Angola’da 1997 (Pinterest)
Beyaz gömlek, bej pantolon ve kahverengi deri mokasenlerle Diana’nın yarattığı imaj ve Angola’da kısmen temizlenmiş bir mayın tarlasında plastik vizör giymesi, konuyla ilgili önceki herhangi bir kampanyadan daha fazla ”Kara Mayınları” konusunu gündeme taşıdı.
Bu yolculuğun ardından 122 hükümetin temsilcileri Ottowa’da bir araya geldi ve kara mayınlarının kullanımını yasakladı. Zamanın Dışişleri Sekreteri Robin Cook, Diana’nın katkısına ödeme yaptı.
Yıllar önce mayın temizleme çalışmasına olan bağlılığını yerine getirdikten sonra, halkın dikkatini bu konuya çekerek, davaya verilen destek devam ediyor.
HASTA ÇOCUKLAR
Çocuklar için Great Ormand Street Hastanesi ve kanserli çocukların tedavisi için bilinen Royal Marsden Hastanesi’nin patronu olarak, Diana sık sık hasta gençlerle resmediliyordu.
Londra’daki Royal Brompton Hastanesi ile yaptığı çalışmalardan ‘‘Haftada en az 3 kez geliyorum. El ele tutuşarak ve onlarla konuşarak 4 saat vakit geçiriyorum. Bazıları yaşayacak bazıları ölecek ama hepsi buradayken sevilmeye ihtiyaçları var. Onlar için burada olmaya çalışıyorum.” diye bahsetti.
AIDS VE HIV
Diana, AIDS ve HIV kurbanlarının hastalıkla etiketlenip afişe edilmesinin kaldırılmasında önemli bir figürdü. 1987 yılının nisan ayında Londra Middlesex Hastanesi’nde virüs enjekte olmuş kişilere özel olarak bakılan Birleşik Krallığın ilk AIDS/HIV ünitesini açtı.
Diana’nın hastaların elini eldivensiz bir şekilde tutması, hastalara yaklaşım konusunda devrim yaratmıştır. Böylece hastalara gerekli olan ”Dokunaklı İnsan” modeli oluşturulmuştur.
CÜZZAM
AIDS çabalarına benzer şekilde Diana, hastalığı çevreleyen damgalamayı kaldırmak için yüksek cüzzamlı ülkelere gitti.
Hindistan, Nepal ve Zimbabwe’deki hastaneleri ziyaret etti. Burada hastalarla vakit geçirdi ve hastalığın “DOKUNARAK“ hastalığın bulaşabileceği mitini ortadan kaldırdı.
EVSİZ GENÇ İNSANLAR
Diana patrondu ve ölümüne kadar yardım merkezi Centrepoint’in düzenli bir ziyaretçisiydi. Kraliyet yaşam tarzına rağmen, doğrudan etkilenen insanlarla tanışmaktan korkmuyordu.
Bir gece sokakta uyuyanlarla konuştuğu biliniyordu…
Kaynak: INDEPENDENT
Çeviren: Sefa Altuntaş