Kısacık ömrüne onlarca şiir, kısa hikâye ve eleştiri yazıları sığdırmış zamanına göre sıra dışı olan bir yazar, edebiyatın karamsar çocuğu: Amerikalı şair, yazar, editör ve eleştirmen olan Edgar Allan Poe 19 Ocak 1809‘da doğup 7 Ekim 1849’de ölmüştür. Ölüm nedeni hala gizemini koruyor ancak çeşitli spekülasyonlar var tabii ki… Tıpkı eserleri gibi. Poe, özellikle gizem ve gotik öyküleri ile tanınır.
ABD’de ve Amerikan edebiyatında Kara Romantizm akımının önemli figürlerinden biri olmasının yanı sıra, ilk kısa öykü yazarlarındandır. Dahası, polisiye türünün mucidi olarak kabul edilmesinin yanında o dönem yeni ortaya çıkmakta olan bilimkurgu türüne de katkıda bulunduğu öne sürülür.
Yaşamını yalnızca yazdıkları ile sürdürmeye çabalayan ilk tanınmış Amerikan yazarı olan Poe’nun yaşamı ve kariyeri ekonomik güçlükler içinde geçmiştir. Çocukluğundan beri ailesinde yaşadığı problemler, yetim kalması, kumar borçları, çok sevdiği eşinin ölümü derken bu psikolojik gerilim dolu melankolik eserleri o yazmasaydı da kim yazsaydı?
Tak Etti Canıma Bu Maskeli Balo!
Bilinen kısa hikayelerinden biri olan Gotik, tarzdaki, tüyler ürpertici Kızıl Ölümün Maskesinde, bütün bir ülkeyi kırıp geçiren veba gibi, covid-19 gibi salgın bir hastalık olan kızıl ölümden bahsediyor Poe. Hikâyede, kızıl ölüm hastalığından kaçmak için, geride kalan sağlam birkaç bin kişiyi şatosuna toplayan hatta şatoya sığınmalarının altıncı ayında, insanlar sıkılmasınlar diye, herkeste karmaşık hisler uyandıran bir maskeli balo düzenleyen, esasında bunu korkusundan yapan ama herkes tarafından korkusuz ve akıllı olarak bilinen bir prens anlatılıyor.
Hikayedeki ana karakter prens Prospero’nun ismi aslında Latince ’de “şanslı, iyi bir kaderi olan” anlamına geliyor. Ancak Edgar Allan Poe karaktere ironik bir isim vererek, olabilecek en kötü sonlardan birisini yaşatıyor.
Renklerin Ahengi
Balonun olduğu şatodaki 7 salonun her odası farklı renklerde ve dekorasyonda: İlk odada, mavi dekor ve camlar, ikinci odada, erguvan rengi dekor ve camlar, üçüncü odada, yeşil dekor ve camlar, dördüncü odada, turuncu dekor ve camlar, beşinci odada, beyaz dekor ve camlar, altıncı odada, mor dekor ve camlar, herkesin kaçındığı yedinci odada ise siyah dekor ve kan rengi, kızıl camlar vardır. Yedinci odada ayrıca, her saat başı gürültüyle çalan büyük bir saat bulunur ve saat her çaldığında hem konuklar susar hem orkestra çalmayı bırakır. Şatodaki doğudan batıya sıralı olarak düzenlenmiş yedi renk kodlu oda, hayatın akışını sembolize eder.
Temsil ettikleri aşamalar doğum (mavi), gençlik (mor), ergenlik (yeşil), yetişkinlik (turuncu), yaşlılık (beyaz), yakın ölüm (mor) ve ölümün kendisidir (siyah / kırmızı). Saatin gürültüsü ise zamanın aktığını bize hatırlatır.
Kaçabilirsin Ama Asla Saklanamazsın!
Balo sırasında, gece yarısı birden ortaya çıkan kırmızı bir maske takmış kırmızı kostümlü bir yabancının, herkesin dikkatini çekmesiyle olaylar gelişir…
Herkesten daha ürkütücü giyinmiş bu yeni misafirin maskesi bir cesedin yüzüne, elbiseleri de cenaze örtüsüne benziyordur ve yüzünde Kızıl Ölüm‘ün kurbanı olduğunu düşündüren kan lekeleri vardır.
Prens Prospero, böylesi ölümü umursamaz ve nezaketsiz birinin partisine katılmasına çok sinirlenir (Doğal olarak, çünkü konu ölüme gelince, tüm insanlar gerginleşir). Diğer misafirler ise bu maskeli adamın görünüşünden çok korktukları için, bu kişinin sırasıyla her odadan geçmesine engel olamazlar.
Prens Prospero, bu hadsiz yabancının hemen yakalanması talimatını verse de herkes bu Kızıl Ölüm maskeli kişi ile karşı karşıya gelmekten korkar. İş başa düşer, prens, gözü dönmüş bir şekilde bir hançer çekerek aceleyle altı odadan geçer, ancak bu davetsiz misafire yaklaştığında hançeri durur ve siyah halının üzerine düşüp ölüverir.
Diğer parti müdavimleri, pelerinli adama saldırmak için odaya girdiklerinde, kostümün altında ne bir ceset ne de başka bir şey bulabilirler ve anlatılmaz bir dehşete kapılırlar. Kızıl Ölüm kaleye sızmıştır ve herkes ölür.
Korkmaktan Korkmayalım
Poe’nun bu tanımlamalardaki amacının, özellikle de siyah odanın gerçeklikle hiçbir ilişkisi yoktur. Gerçekte, siyah oda gibi hiçbir yer balo salonunun bir parçası olarak kullanılmaz. Ancak Poe, hayat şenliğinin ve maskeli balonun, ölümün kaçınılmazlığına olan yakınlığını göstermek istemiştir. Ne olursa olsun ölümden kaçış olmadığının güzel betimlemelerle vurgulanması, odalar arası geçişin bize anlamak istedikleri… Aslında başımıza gelecekleri içten içe bilsek de bu renk cümbüşüne dahil olmak, dışarıdaki esrarengiz tehlikeleri göz ardı etmek isteriz. Çünkü sürekli korkarak yaşanmaz hayat. Ama zamanın kaçınılmaz bir şekilde akmaya devam ettiğini unutmamamız gerekir.
Semboller ve Alegori
“Kızıl Ölüm Maskesi” bir alegoridir. Alegori, bir mesajı iletmek için anlamları bir araya gelen bir dizi tanınabilir sembol içerir ve her zaman iki anlam düzeyinde çalışır: olay örgüsünün gerçek unsurları (örneğin odaların renkleri) ve genellikle büyük felsefi kavramları (yaşam ve ölüm gibi) içeren sembolik benzerleri.
Bu hikâyeyi yaşam ve ölüm ve insanların ölümün pençesinden kaçmak için güçsüzlüğü hakkında bir alegori olarak okuyabiliriz. Kızıl Ölüm bu nedenle hem kelimenin tam anlamıyla hem de alegorik olarak ölümü temsil eder. Sığınılan kale ne kadar korunaklı veya insanlar ne kadar zengin olursa olsun, hiçbir ölümlü ölümden kaçamaz.
Hikâye aynı zamanda Prens Prospero’nun servetini, hayatın doğal, trajik akışını savuşturmak için kullanabileceğine dair küstah inancını cezalandırmak anlamına da geliyor. Aristokrat bir sarayın korumasına çekilmesi, Poe’nun başarısızlığa mahkûm olduğunu öne sürdüğü bir tür ekonomik sistemi de alegorize edebilir. Öyleyse Kızıl Ölüm, bir tür radikal eşitlikçiliği veya parasal eşitliği somutlaştırır, çünkü hem zenginlere hem de fakirlere saldırır.
Şems-i Tebrizi’nin sözünde olduğu gibi, “Kaderden kaçamazsın, kaçış da kaderdir.”
EDGAR ALLAN POE ESERLERİ
-Morella
-Bir aslanın hayatından pasajlar (aslanlaşma)
-Hans Pfaal diye birinin benzeri görülmemiş serüveni
-Randevu (vizyoner)
-Bon-bon
-Gölge: Bir mesel
-Nefesini yitirmek
-Veba kralı
-Medzengerstein
-Dük de L’omelette
-Dört hayvan bir arada: insan-zürafa
– Bir Kudüs öyküsü
-Aldatma
-Ligelia
-Bir Blackwood makalesi nasıl yazılır?
-Kötü bir durum
-Sessizlik bir masal (siope)
-Bitmiş adam
-Çan kulesindeki şeytan
-Eiros ve Charmion’un konuşması
-Girdaba iniş
-Julius Rodman’ın günlüğü
-Kalabalıkların adamı
-William Wilson
-Peri Adası
-Monos ile Una’nın konuşması
-Şeytanla asla kafan üstüne bahse girme
-Bir haftada üç pazar
-Eleonara
-Oval portre
-Marie Roget’nin sırrı
-Kuyu ve sarkaç
-Gammaz yürek
-Kara kedi
-Dolandırıcılık
-Bir engebeli dağlar öyküsü
-Gözlük
-Balon şakası
-Hipnoz altında ifşa
-Diri diri gömülmüş
-Uzun sandık
-Tuhaflık meleği
-Sen yaptın
-Çalınan mektup
-Bay Thingum Bob’un yazın hayatı
-Şehrazat’ın bin ikinci bin bir gece masalı
-Mumyayla konuşma
-Sözcüklerin gücü
-Zıtlık şeytanı
-Bay Valdemar vakasındaki gerçekler
-Dr. Katran ve Prof. Telek’in sistemi
-Sfenks
-Amontillado fıçısı
-Arnheim arazisi
-Mellonta Tauta
-“Skylark” balonunun içinde
-Aksak kurbağa
-Bir makaleyi x’lemek
-Von Kempelen’in buluşu
-Landor’un yazlığı
-Wissahiccon’da bir sabah
-Eşya felsefesi
-Nantucketli Arthur Gordon Pym’in öyküsü (Poe’nun tek romanı)
-Meelzel’in satranç oyunu
-Astroia
-Deniz feneri