Güzellik ve estetik, insanlığın var oluşundan süregelen bir durumdur. Kim güzel görünmek istemez ki? Amma velakin burada dikkat edilmesi ve titizlik gösterilmesi gereken husus “güzellik” kelimesidir. Kelime anlamı olarak sözlüklerimizde “estetik bir beğeni, duygu, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik” olarak yerini alan kelimemizin kişiye, kültüre, coğrafyaya göre değiştiğini unutmamanızı temenni ediyorum. Yani dostlarım, kimi neyin heyecanlandıracağını nereden bilebiliriz ki… Asıl konumuza yönelecek olursak, gittikçe daha çok hayatımızda yer edinen zamanla en az sigara kadar alışkanlık yapma gücüne sahip olan ve dozunu ayarladığınızda görünmez sihirler yaratan “MAKYAJ.” Evet kimdir bu makyaj? Nasıl yapılmaya başlandı? İlk nerelerde görüldü? Hazırsanız başlayalım, buyrunuz…
Makyajın tarihçesinin M.Ö. binlerce yıl öncesine dayandığını arkeolojik araştırmalar bizlere göstermektedir. Bu araştırmalar, o dönemde yaşayan insanların renk pigmentlerini hazırlayıp, yağlı maddeler ekleyerek kimyasal karışımlar elde ettiklerini; bu karışımları ise vücut ve duvar süslemede kullandıklarını gösteriyor. Mısır ve Asur uygarlıklarının duvar resimlerinde, figürlerin yüzlerinin makyajlı ve boyalı olduğu tespit edilmiştir. Mısır’da yapılan özel törenlerde kral ve rahiplerin yüzlerinin boyandığı, tören makyajı denilen özel bir makyaj yapıldığı bilinmektedir. Sebebine gelecek olursak, bunların neredeyse tamamı hava koşullarından korunmak için yapılmış. Vücutlarına çeşitli kremler kullanan Mısırlıların amacı, ciltlerini nemlendirmek ve çeşitli dezenfekte yöntemleri ile de böcekleri vücutlarından uzak tutmakmış. Eski Mısıra ait büstlerde, hem kadınlarda hem de erkeklerde gözlerdeki makyaj dikkat çekmektedir. Bu dönemdeki kadınlar ve erkekler gözleri için genellikle sürme kullandıkları bilinmektedir. Fransız araştırmacılara göre Mısır’da kullanılan sürme, Mısırlılara kattığı etkileyici güzelliğin yanı sıra, enfeksiyonlara karşı korunma ve göz hastalıklarının tedavisinde kullanılıyormuş.
Tabi ki tarihte makyaj yapan tek millet Mısırlılar değildir. Pers kadınları da MÖ. 1000 yıllarında saçlarını ve yüzlerini kına ile boyamaktaydılar. Beyaz bir tene sahip olmanın güzellik unsuru sayıldığı yıllarda ise, yüzlerini tebeşirle beyazlattıkları bilinmektedir.
1700’lü yıllara gelindiğinde makyaj gittikçe yaygınlaşmaya başlamıştır. Yanak ve dudaklara renk vermek, saçları boyamak gibi işlemler için de kullanılmıştır.
1820 yılında ilk maskara, 1920 yılında ise ilk sıkıştırılmış pudra üretilmiştir.
Kadının doğasında olan güzelleşme arzusu ve tarih öncesi çağlardan günümüze kadar gelmiş olan makyaj, dünyada yaşam var olduğu sürece kadınlar için vazgeçilmez bir unsur olmaya devam edecektir. Kendinizi nasıl güzel hissediyorsanız onu yapmanızı ve her halinizle güzel olduğunuzu unutmamanızı diliyorum.
