Güzel kızımız 29 Ocak 1960’da, Philadelphia’da dünyaya gözlerini açar. Üç çocuklu bir ailenin tek kızıdır. Çocukluğuna dair hatırladığı yegane şeyin anne ve babasının bitmek bilmeyen kavgaları olduğunu bir röportajında dile getiren Gia, 11 yaşında annesinin evi terk etmesiyle çok zor bir dönemden geçmek zorunda kalmıştır. Bunu takiben ergenliğini doruklarda yaşayan Gia, tam da o sıralarda alkol, haplar ve marihuana ile tanışır. Bunlara birde David Bowie hayranlığı da eklenince ‘asilik’ ünvanını da almış olur. Gay kulüplerinde zaman geçirmeye başlar. Bu başlangıç Gia’nın yaşamının temel taşlarından olan seksüel hayat tarzını beraberinde getirir.
Olgunlaşan göğüsleri , belirginleşen vücut hatları güzelliğine güzellik katmış ve bunun farkına varan annesi Kathleen bunu bir fırsat olarak algılayıp onu modelliğe ikna etmiştir. Henüz 17 yaşında bir gece kulübünde Maurice Tannenbaum tarafından keşfedilir. Maurice “Onu bir gece kulüpte gördüğümde çekimine kapıldım ve onun fotoğraflarını çekmek istedim. O da fotoğraflarının çekilmesini istedi. Bu çiğ güzelliği görmeliydiniz.” sözleriyle nasıl etkilendiğini dile getirmiştir. Ve açılsın Newyork kapıları geliyor vahşi güzelimiz!
Maurice Bey onu Wilhelmina Cooper’ın ajansına götürür. Cooper bu eşsiz güzelliğin karşısında öyle heyecanlanır ki onunla kontrat yapmayı bile unutur.
18 yaşında Vogue da dahil olmak üzere bir çok dergide kapak olur. Bütün ajansların aranan yüzü haline gelmiştir. Bu göz kamaştırıcı ve ihtişamlı hayatın içinde dahi kendini yalnız hisseder. Meslektaşı Julie Foster, Gia’nın bazı zamanlarda sadece birisinin sevgisine ihtiyaç duyduğunu, bazen gece yarısı evine geldiğini ve sadece ona sarılmasını istediğini söyler.
Çok geçmeden kokain ile tanışır. Modelleri geç saatlere kadar ayakta tutmak için kullanılan kokain, Gia için çok farklı anlamlar taşır. Aynı yıllarda başka bir Vogue projesi için dönemin en farklı fotoğrafçılarından Chris Von Wangenheim ile tanışır. Wangenheim çekim sonrası sanat yapmak istediğini söyler ve kimin onunla kalacağını sorar. Gia ve makyaj sanatçısı Sandy Linter stüdyoda kalır ve dünyanın en güzel kadını tel örgüler arkasında siyah beyaz karelerle vücudunun tüm güzelliklerini gözler önüne serer.
Bu çekimde Gia, Sandy’e aşık olur ve çok konuşulacak olan ilişkileri başlar. Lakin 4 ay kadar sürer bu ilişki. Hayatının merkezine aldığı Sandy de gidince işler çıkılmaz bir hal alır. 1980 yılında Ajans sahibi Wilhelmina Cooper’ın akciğer kanseri sonucu hayatının son bulmasıyla Gia için kariyerini ciddi bir şekilde etkileyecek çöküntü dönemi başlar. Bu dönemde eroin ile tanışır. Hayatından çıkan birçok insanın aksine uyuşturucunun onu hiçbir zaman bırakmayacağı hissine kapılır. Kısa bir süre içinde modellikten kazandığı tüm parayı uyuşturucuya yatırır. Eroinle olan ilişkisi kariyerini neredeyse bitirme noktasına getirir ve Gia ile çalışmak artık dayanılmaz bir hal alır. 1980 çekimlerinin birçoğunda kolundaki enjektör izleri kendini gösterir, Gia’nın gözlerindeki o sert delici bakışlar yerini ürkek bakışlara bırakır. Uyuşturucu bağımlılığının duyulmasıyla hayatı gittikçe zorlaşır ve son kez 1982 yılında Cosmopolitan dergisine kapak olur. Bu çekimde kollarındaki enjektör izlerini saklamak için, kollarını elbisenin arkasına gizlemişlerdir.
Eroinden kurtulmak ve yeni bir başlangıç yapmak için iki kez uyuşturucu bırakma programına yazılmış ikiside bazı sebeplerden dolayı yarım kalmıştır. En sonunda ailesinin baskıları sonucu 6 aylık tedavi görüp çıkmıştır. Hastaneden çıkmasından üç ay sonra, ortadan kaybolur. Kendisinden haber alınamaz ve yeniden başladığı eroin alışkanlığı ile Atlantic City’e geri döner. İhtiyacı olan parayı kazanmak için erkeklerle birlikte olur ve birkaç kez tecavüze uğrar. Uyuşturucu bağımlılığı onun sonunu getiren şey olur, bir enjektörden kaptığı virüs sebebiyle hastaneye yatırılır. Aids teşhisi konulur. Bu arada Gia, bilinen ilk kadın aids hastasıdır. Henüz 26 yaşındayken hayata gözlerini yumar. Hayatının özetini şu sözleriyle dile getirmiştir “Bence tanrının benim için büyük bir planı var fakat bu dünyada değil”.
Peki sizler neler düşünüyorsunuz? Onu sonuna adım adım sürükleyen şey sevgiye muhtaç oluşu mu? Veya sorunlu bir ailede doğması mı? Yalnız olması? Anne sevgisine aç minik bir kız oluşu veya? Değerli yorumlarınızı bekliyorum.