Salgına İyi Yönden Bakabilmek: Unuttuğumuz Şeylere Geri Dönüş

0
933
salgın yaşam

Coronavirüsü (Kovid19) küresel ekonomiyi krize sürüklüyor. Devletleri birçok alanda ciddi bir şekilde zorlamaya başladı. En önemlisi de insan hayatını tehdit ediyor. Coronavirüsü bizlerin sosyal hayatını ve çalışma düzenini kökünden değiştiriyor ve bizler de buna uyum sağlamaya çalışıyoruz.

Peki bu salgının/krizin insan üzerine hiç mi olumlu etkisi yok?

-Advertisement-

Bu krizden insanoğlu nasıl kazançlı çıkabilir? Biraz bunlara değinmek istedim.

Krizler veya buhranlar psikolojimize ve sosyal yaşamımıza büyük/derin etkiler bırakır. İnsanlar sosyal konumlarını kaybedebilir. Böylesi durumlarda bir yanımızı korku sardığında kendimize düşman yaratırız.

Korku bizlere ilk güdü olarak suçlayacak ve düşman belirleyecek hedefler yaratır. Dışarıda yüzü maskeli insanlar görüyoruz. Her yerden korkutucu haberler geliyor. İnsan bir tehdit algılıyor çünkü. Kendisini distopik bir filmde
gibi hissedenler var ne yazık ki.

Sosyal medyada gördüğümüz gibi “kendini bilmez yaratıklar” nedeniyle yaşlılar üzerinden bir nefret duygusu yaratıldı.

Fakat bu günler düşman belirleyecek veya belirli gruplardan nefret edilecek günler değil. Çünkü korkuyu/nefreti ancak iyi ahlakla, soğukkanlılıkla yenebiliriz. Bu süreçte iyilik hikayelerinin bizi içine çekmesine izin verelim.

Bu günler dayanışma içerisinde olmamız gereken günlerin habercisi. Salgın ne yazık ki genç yaşlı dinlemiyor. O yüzden böylesi krizler iyi ve kötü insanları ortaya çıkarır.

Bu zor günlerde niyeti kötü olan, düşene de bir tekme vurandır. Niyeti iyi olan ise; düşenin elinden tutandır. Ve bu dünya ne yazık ki iyi niyetli olan insana çok daha fazla ihtiyaç duyuyor.

İYİ YÖNDEN BAKABİLMEK!

Coronavirüs küresel anlamda elbette ülkeler ve insanlar üzerine ciddi tahribatlar bırakacaktır.

Bu ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor. Fakat bu salgın eninde sonunda elbette sona erecek. Peki bizler gündemdeki haberlerin sürekli olumsuz yıkıcı taraflarını mı izleyip okuyacağız?

Elbette hayır!

Coronavirüs krizine bir de şöyle bakalım dostlar;

Tahminlere göre şu anda sokağa çıkma yasağı nedeniyle 1.7 milyar’dan fazla insan evine
kapandı.

Salgın nedeniyle çoğumuz evimize kapandık. Sosyal alanlardan kendimizi geçici bir süreyle izole etmiş durumdayız.

Sürekli evde kalma/oturma psikolojisi elbette kolay bir şey değil. Fakat bu durumu olumlu değerlendirmek bizim elimizde.

Ne güzel işte… Az da olsa yoğun ve karmaşık iş hayatından uzak duruyoruz.

Yığın kalabalıklardan kendimizi izole etmiş durumdayız.

Evet, yeni yaşam biçimimize alışmaya çalışıyoruz.

PEKİ BU SÜREÇ BİZE NE KAZANDIRABİLİR?

Aslında bu süreç bize çok şey kazandırır.

Aile arasında kaybettiğimiz o eski güçlü bağları tekrardan onarma fırsatı sunabilir bize bu süreç. Aile, toplumda var olmanın ve yaşama sevincinin en büyük kaynaklarından biridir.

Alın size ailemizle daha fazla vakit geçirme fırsatI!

Aramızda kaybolan iletişimi ve empatiyi inşa etme fırsatı verdi bize bu salgın.

Bu salgın belki de sevdiklerimize onları çok sevdiğimizi söyleme fırsatı, heyecanı ve cesareti verecek.

Evden çıkamayan yaşlı komşularımızın gözünde belki de birer kahraman olma fırsatı veriyor bizlere bu süreç.

Yukarıda da belirttiğim gibi; “düşenin elinde tutma zamanı” diye.

Ama bu zor dönem de kendimize özen göstermeyi de ihmal etmeyelim. Özellikle de zihnen biraz arınmak gerekiyor.

Hızlı yaşamın, gündelik kaosun ve yorucu gündem takibi yüzünden çöplüğe dönen zihnimizi arındırma/temizleme zamanı.

Daha önceki bir yazımda modern yaşamın ne yazık ki “mutsuz modern cahil insanlar” inşa ettiğini ifade etmiştim.

Bu süreç, az da olsa modern yaşamdan uzaklaşıp biraz da iç huzuru keşfetmeyi veya gerçek anlamda mutluluk yaşayabileceğimiz şeyleri deneyimleme fırsatı sundu.

Çünkü hızlı yaşam, insanı kendinden uzaklaştırdı

Şimdi ne güzel, hiçbir yere yetişmeye çalışmıyoruz.

KENDİMİZİ BİLME/TANIMA FIRSATI

Alın size bir fırsat daha: Kendimizi biraz daha tanıma fırsatı!

Bundan sonraki yaşamımız elbette değişecektir. Çalışma ve temel alışkanlıklarımız değişime uğrayacak. Buna şimdiden hazır olalım.

Son olarak;

Google veya TV’de uzun zamanlar geçirerek daha fazla şey öğreneceğimizi zannetmek tamamen palavra!

Bu tamamen bir yanılsamadan ibaret dostlar!

TV’ye, telefona veya haberlere odaklanıp kalmayın, soğukkanlı olun.

Şimdi, bir köşeye çekilip sükunet ve suhuletle az da olsa kendimiz izole etme
zamanı!

-Advertisement-

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here