Avrupa’da ”İpek Yolu Ekonomi Kuşağı” girişimi hak ettiği ilgiye sahip değil. Ancak antik İpek Yolu tarihi yüzyıllar boyunca hayal gücümüzü beslemiştir. Bugün Avrupa kendi merakını sınırlarken, Çin bu konu hakkında gerçekleri konuşmaktadır. Fakat yeni seçilen Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa’daki girişimlere olan ilgisini artırabilir.
Başkan Xi Jinping, “İpek Yolu Ekonomi Kuşağı” politikalarını duyurduğunda tüm dünyaya sürpriz yaparak herkesi şaşırtmıştı. Bu fikir Çin’deki stratejik reflekslerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Çin, endüstriyel ürünler için büyük bir pazar arıyor. Küreselleşmenin marjinal kazançları giderek küçülüyor ve bu yüzden büyümek adına yeni bir canlanmaya ihtiyaç duyuluyor. Asya’da bu yeni canlanma “bağlantı’’ olarak adlandırılıyor. Çin, “İpek Yolu Ekonomi Kuşağı” projesine giden ekonomilere altyapısını geliştirmek adına sert ve yumuşak şekilde yardım ederek üretim sektörünü güçlendirmektedir.
Bu girişim aynı zamanda para biriminin küreselleşmesine ve uzun vadede büyüyen bir kaliteye dönüşmesine yardımcı olacaktır.
Avrupa bu durumu önemsemelidir. Bu girişim altında Çin ile birlikte iki koridorda Avrasya ve Eurafrica arasındaki işbirliği, Avrupa Birliği’nin ekonomik büyüme ve istihdam hedeflerine ulaşmasına izin verebilir.
Bu büyük stratejik bölge “çıkar, sorumluluk ve ortak kader’’ bilinci haline gelmelidir.
Li Keqiang, başkan olarak sık sık “Bugün, hiçbir ulus yalnız başına başarılı olamaz.’’ açıklamasında bulundu. Bu yüzden uluslararası ilgi çekici projeler üretmeliyiz. Bu perspektif kesinlikle barışçıldır.
Çin’in analizlerinin incelenmesi gerekiyor. Geçmişte Doğu ürünlerin doğduğu yerdi ve Batı onları olgunlaştırdı. Bugün ise Doğu yapısal reformları gerçekleştirirken, Batı hala sabit şekilde durmakta veya geriye doğru yol almaktadır.
Asya’nın dinamikleri Avrupa’ya ulaşmalıdır. Yeni teknolojilerin bir ülkesi olan Fransa hazır beklemektedir.
Çıkarları şuan çok daha ilgili çünkü Amerika Avrupayı göz ardı ederken yüzünü Asya pasifik bölgesine çevirmiş, öngörülmesi zor bir ülke olmuştur.
Avrasya, gelecek adına küresel gücün dengesini oluşturmaktadır. Bu girişim sayesinde Avrupa, kendisini dünyanın merkezi pozisyonuna biraz daha fazla eklemlendirecek tarihi bir şans elde edebilir. Şimdi Transatlantik ilişkilerini yeniden tanımlamak zamanı geldi diyebilir miyiz?
Çin için Batı liderliğindeki küreselleşme, kısmen yıkıcı da olsa, sert mücadeleler ortaya çıkarabilir ve Xi Jinping buna hazır olmalı. Örneğin Batı’da ve Brexit’te popülizm yükselişe geçerek geriye doğru hareket eden uygarlıklara işaret ediyor.
Emmanuel Macron’un Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra neden güven ve umut mesajları gönderdiğinin asıl sebebi tam olarak budur.
Avrasya; Mısır, Babil, Yunan ve Hint gibi büyük uygarlıklar tarafından belirginleştikten sonra medeniyetin yeniden doğduğu yer olabilir. Okyanuslar bu uygarlıkta kendilerine tekrar yer bulmalıdır.
“İpek Yolu Ekonomi Kuşağı”, diğer yenilikçi 21. yüzyıl fikirleri gibi, spekülatif veya sanal değil. Girişimin şekillenmesi için devasa mali ve çok yönlü araçlar yatırımlara girerek küresel anlamda yönetişim reformu yapacaktır.
Asya Altyapı ve Yatırım Bankası, Avrasya ekonomileri için kesinlikle büyümeyi teşvik edecektir. BRICS Yeni Kalkınma Bankası ve İpek Yolu Fonu, Çin’in tüm vizyonunu gerçekleştirme gücüne sahip olduğunu gösteriyor.
Çin önümüzdeki 5 yıl içerisinde, 10 trilyon dolar değerinde mal ithal edip yurt dışında 500 trilyon doların üzerinde yatırım yapacaktır. Şu an ki mevcut hız, 13. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2016-20) tahmininden daha hızlı. Bu yıl ilk kez Çin’in yurt dışındaki yatırımları, Çin’deki yabancı yatırımları aştı.
Fransa bu girişimi ilgi ile takip etmektedir ve doğrudan çıkar ve ittifaklara da dokunduğunun farkında olmalıdır. Emmanuel Macron için bu güncel gelişme büyük bir fırsat olabilir. Fransızlar açık bir mesaj vererek, kalkınmaya ve dolayısıyla barışa hizmet edecek yeni maceralara açık olduklarını gösterdiler.
Yazan: Jean Pierre Raffarin/Xu Gai
Çeviren: Marwan Nadhim
Kaynak: China Daily
