Pazartesi, Aralık 23, 2024

Şehir Öyküleri: 18.30 Vapuru

“Karanlık çökerken şehrin üstüne, boğaz irkiliyor; birbirini selamlayan vapurların sesiyle ve pencerenden bakakalıyorsun sen; ayrıldığın iskeleyi anlamsız seyrederken. Ben ve bir kıta yitiriyor seni tam da bu an. Sen habersizken… Kız kulesi yine asırlardır olduğu yerde ve gözlerinse bazı bazı onu arar. Kulağın ise yine çalınan şu müzikte. Bir şeyi beğendiğinde hep gülersin ya sen; çehren tam da böyledir; bu güzel seyirdeyken. Dünyada bundan güzel yolculuk var mıdır? Üstelik ben bu vapurda yok iken.”

Aklına yine o nottaki sözler geliyor. Hafta içi her akşam, 18.30 vapurunda bu sözler beliriyor zihninde. Tam 3 aydır… “Tekrarlar, en sinsi azaplar.” diye söyleniyor kendi kendine. Sonra bu düşünceden pişmanlık duyuyor ve sinsi bir gülümsemeyle pencereden dışarıyı izlemeye koyuluyor. Kız kulesi yine boğazın nazar boncuğuymuşçasına kamaştırıyor gözlerini. Bu güzellikte yitip gitmek isterken, etrafı engel oluyor ona. Yanı başındaki yaşlı amca, elindeki çay ve simit ile göz göze geliyor kendisiyle. Takma dişlerinden olsa gerek; şu ritmik ağız şapırdatmasından utandığı için belki de yüzünü hemen başka yöne çeviriyor. Oysa bu sesleri oldukça ritmik buluyor genç kız. Ancak bir zaman sonra ona kaybettiği dedesini anımsattığını fark ediyor. Zira çocukken, dedesinin kendisini eğlendirmek için takma dişlerini çıkardığı anlarda, tamda az önce duyduğu sesleri duyardı.

şehir öyküleri: 18.30 vapuru
şehir öyküleri: 18.30 vapuru

“Ölüm, her şeyin katili, özlemin ise yaratıcısı…” Az önceki keyifli hali bir anda değişiyor ve asılmış suratını başka yöne çeviriyor. Vapurun alt kamarasını gözleriyle süzüyor baştan aşağı ancak ilgi çekici hiçbir şey ilişmiyor gözüne. Bir an üst kata çıkma fikri aklından geçiyor ancak şubat ayının içerisinde olduğundan mütevellit bu fikir ona saçma geliyor. İnsan, hasta olmaktan ne kadar korkuyorsa o kadarda sıkıcı bir hayatı olmalı” diye söyleniyor. Oysa kendi hayatı tamda böyle değil mi? Her sabah kalktığı saat, kahvaltıda yediği gevrek, işe giriş-çıkış saatleri, konuşulan konular, her şey…

“Saçmalamaktan daha kötüsü, saçmalamaktan korkmak olmalı.” Zihnindeki bu düşünceden sebep, anlık bir öfkeyle ayağa kalkıyor ve şalını boynuna dolayarak üst kata çıkıyor ve metal kapıyı güçlükle ittikten sonra boğazın o bıçak gibi soğuğu yüzüne çarpıyor. Rüzgâr, gözlerini yaşlandırıyor ve tam bu anda burnundan derin bir soluk alıyor. Belirgin bir koku almayı ümit ediyor ama soğuk sanki hislerini köreltmiş gibi… Elindeki çantası ve kabanını tahta oturaklara bıraktıktan sonra vücudundaki belirgin titremeye rağmen vapurun korkuluklarına biraz daha yanaşıyor. Bu anda vapurun motorlarının sesi çok ürpertici geliyor ona. Dalgaların sesini duymak için aşağıya bakma ihtiyacı duyuyor. Ağzından çıkan nefesin yarattığı buğudan inanılmaz bir haz alıyor genç kız. Nasıl almasın ki? Bu onun zincirlerini kırması demek. Çevresi, onu muhtemelen hasta yapacak bu davranış yüzünden onu ayıplayacaklardır muhakkak. Onların bu sitemkâr hali, gözlerinin önüne geldikçe yüzünde bir tebessüm oluşuyor ve yine burnundan ciğerlerine değin derin bir nefes çekiyor ancak henüz aldığı nefesi yarılamamışken bile öksürmeye başlıyor.

“Hasta olacaksın, dikkat et.”

Ardında beliren bu davudi sese yöneliyor bakışları hemen. Orta yaşlarında bir kadın, bu kalın ve tok sesin sahibi. Suratındaki hislerden yoksun ifadeyi, bembeyaz ve gür saçları tamamlıyor kadının. Kahverengi gözleri, ve ufak burnuyla hoş bir kadın izlenimi uyandırıyor insanda. Şaşkınlığı geçtikten sonra istemsiz burnunu çekiyor ve hiçbir şey söylemeden kabanını üzerine giyiyor ağır hareketler ile. Sonrası çantasını alarak oradan uzaklaşmaya koyuluyor. Kendisinin bu minik özgürlük isyanı girişimine karşı içinde inanılmaz bir öfke birikiyor şimdi. Gelirken zorlandığı metal kapıyı büyük bir hışımla kendine doğru çekiyor ve az önce geldiği ana salona dönüyor. İçerideki herhangi birisi ile göz göze gelmek ve ona öfke dolu bakışlar yöneltmek için çevresine göz gezdiriyor ancak hiç kimse ona bu isteğini sunma niyetinde değilmiş gibi. Dünyanın en güzel yolculuğunun yolcularının bu acınası umursamazlığı, o an için genç kızı kahrediyor. Bir çıkış yolu bulmak istiyor buradan.

Üşümüş ellerini ısıtmak için koyduğu mantosunun cebindeki ufak bir kâğıt parçası, ona bu fırsatı veriyor. Üç ay önce iskelede aldığı notun ta kendisi bu. Kulaklarında sürekli yankılanan o sözler dizesinin… Kâğıdı açıp bakmak istiyor ancak bunun için kendisini çok güçsüz hissediyor. Bir gayretle en yakın koltuğa doğru kendisini atar bir vaziyette oturuyor. Defalarca açıp incelediği bu kâğıdı şimdi yine açtığında; o anlam veremediği hayranlık, onu kendisinden geçiriyor. Bu kadar güzel bir el yazısının olabileceği ihtimali… Üstelik sahibinin kimliği hakkında ise en ufak bir fikri bile yok iken. Oysa onu ilk kez bu vapurda görmüştü. Etrafına merakla baktığı vakitlerde ara ara onun kaçamak bakışlarıyla karşılaşmış ancak bu durumu pek önemsememişti. Bir gün Beşiktaş İskelesi’nde, omzunun arkasından bir elin parmaklarını hissetmiş, döndüğünde ise ardında onu bulmuştu. Gözlerinin içine bakarken avcunun içine bu notu yerleştirmiş ve arkasını dönüp gitmişti. Genç kız ise; belki karşısındakinin bakışlarından ürkmüştü ve sebep her ne olursa olsun; kalabalıklar onun uzaklaşan siluetini yutarken hiçbir şey yapamamıştı.

O bir anlık duraksamanın pişmanlığını yine yaşıyordu genç kız. Cesaretsizliğine ve bu Allah’ın cezası kısırdöngüyü her gün kabullenen çaresizliğine yakınıyordu. Çevresindeki insanların ayaklanmasından ve gitar çalan çocuğun minnettar ifadelerinden anladığı kadarıyla ise vapur iskeleye yanaşıyordu. Bu kargaşa içinde tanıdık-tok bir ses ürpertti onu.

“O çocuğun çantasına biraz para ve içindeki yüklerini bırak.”

Elinin üstü ile burnunu sildi genç kız ve bu kadına nemlenmiş gözleri ile bakarak ayağa kalktı. Ona bütün gücü ile sarıldıktan sonra kalabalığa karıştı. Kadın ise; elinde bir kâğıt ile kalabalığın orada bir süre bekledi ve müzisyen çocuğun çantasına biraz para ve bir kâğıt parçası bırakarak vapuru terk etti.

Hasan Ali Hamarathttp://populerakim.com
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Mezunu

Related Articles

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -

Son Yazılarımız