Bazen çok güzel bir rüya görüyoruzdur ve birden tin tin – tin tin diye saatimizin alarmı çalmaya başlar ya da içeriden “Hadiii, uyan artık!” diye bir ses gelir ya da “takırt” diye bir ses bizi uykumuzdan sıçratır ya da hiçbir şey olmaz ve biz sadece kendiliğimizden uyanmışızdır. Sonra gözler tekrar kapatılır, rüyanın yönetmen koltuğuna oturulur ve yarı uyanık yarı uykuda o güzel rüya devam etsin, bitmesin diye hayaller aleminde kürek çekilir.
Eminim hepimiz bir kere de olsa bu hissi yaşamış, rüyalarımızın yönetmen koltuğuna oturmuş ve keşke güzel rüyalarımızı kaydedebilseydik diye düşünmüşüzdür. İşte eğer okumaya karar verdiyseniz yazımın devamında sizleri, benim fotoğraflarına her baktığımda sanki rüyalarıma girmiş de gizlice onları fotoğraflamış hissene kapıldığım fotoğraf sanatçısı Heinrich Kühn ile tanıştırmak istiyorum. Ya da kendisini zaten tanıyanları, hayaller aleminde minik bir fotoğraf turuna çıkarmak…
Heinrich Kühn, 1866 yılında Almayanın Dresden kentinde doğmuş. Tıp okuduktan sonra mikroskobik fotoğrafçılık oldukça ilgisini çekmiş ve fotoğrafçılık kulübüne yazılmış. Ama git gide artan bu ilgisi tıptan vazgeçip kendisini yalnızca fotoğrafçılığa adamasına sebep olmuş. Tabii bu adanmışlık sadece fotoğraf çekmesiyle kalmamış, bu alanda yeni yöntemler keşfetmesine de neden olmuş. Bizi rüyalar alemine götürecek bu yöntemlerden biri de patentinin Lumière Kardeşler’e ait olduğu “Autochrome Lumière” yöntemi, yani fotoğraflara elle renk ve pigment katılmasının devrini kapatan yöntem olmuş.
İlk renkli fotoğrafçılardan biri olan Kühn, fotoğrafçılığın sanat olarak kabul edilmesinde de çok büyük rol oynamış.
Zamanın ötesine geçerek hala kendine özgü tavrıyla beni etkisi altına almayı başarabilen Kühn, döneminin bilinen kurallarına hiç aldırmamış. Tıpkı izlenimci ressamlar gibi o da, duyguların duyulduğu şekilde aktarılmasını savunmuş. Belki de fotoğraflarının Morisot, Guillaumin, Monet gibi izlenimci ressamların eserlerini andırması da bundandır.
Sizi, döneminin alışılagelmiş düşüncelerini masaya yatırıp “an”ın peşine düşen Kühn’ün o güzel karelerinden bazılarıyla başbaşa bırakıyorum:
Ve Heinrich Kühn – Perfect Photography kitabından bazı kareler:
Bütün görsellerin telif hakkı Heinrich Kühn’e aittir ve yazıda bilgilendirme amacıyla kullanılmıştır.
Bu yazıda Heinrich Kühn: The Perfect Photography kitabı, The Red List’in Photography bölümü, SF MOMA sitesinin Photography – Art and Artists bölümü ve Güzelonlu’nun Güzel Şeyler bölümü kaynak olarak kullanılmıştır.