Pazartesi, Mayıs 6, 2024

Umut; Ruhun Yakıtı

“Umut, cesaretin yarısıdır.” der Honore De Balzac. Cesaret ise her kapıyı açmak için ihtiyacımız olan anahtardır. Cesaret hakkında daha önceleri yazdım. Gelin, bugün umut hakkında konuşalım.

Zor günlerdeyiz. Bilinmezlik insanı korkutur derler ve ülkemizin geleceği hakkında net bir öngörü sahibi olamıyoruz. Haberler, sokaktaki ambiyans, her şey sanki yaşam enerjimizi emen bir vakum gibi. Yorulmak olağan, mücadele etmek zor, kaçmak ise… Bazen çevreme bakındığımda duyduklarım, net bir frekans bulamayan radyo sesi gibi gelir. Cızırtılar… Ama bazen bir insanda, bir olayda veya bir rastlantıda sesler belirginleşir ve anlamlanır. Dedim ya, bilinmez olan korkutur. Aksi durum ise insana umudu verebilir. Bizim ihtiyacımız olan şeyi…

Umut; Ruhun Yakıtı

“YA BİZ YAPACAĞIZ YA DA ZAMAN…”

Karşılaştığımız tüm sorunlar çözülecek. Bunu ya biz yapacağız ya da zaman. Öyleyse sorunlar karşısında aciz hissetmek, mantıklı bir düşünce şekli olmasa gerek değil mi? Zamanın ardımızı her halükarda toplaması da bizim vurdumduymaz bir tavır takınmamıza sebebiyet verebilir. Zira zaman ardında hiçbir şey bırakmaz. Öyleyse niçin mücadele ediyoruz? Zira yaşamak, salt bir dizi biyolojik gerçekler silsilesi değildir de ondan. Vurdumduymazlık, hissizleşmek, kabuğuna çekilmek vb. haller, ruhun obezitesidir.

Mücadele etmek ise hayal ettirir. Hayal etmek ise bizleri iç benliğimizde sağlıklı bir insana dönüştürür. Yani salt sorunlar çözülsün diye değil, yaşadığımızı hissetmek için mücadele etmek zorundayız dostlarım. Aksi halde şikâyet etmeye başlarız. Sonra daha fazla şikâyet ederiz ve sonunda sadece şikâyet eden bir canlıya evriliriz. Bu gibi durumlarda öylesine hantallaşır ki ruhlarımız; yaşamak için mücadele etmek çok yorucu gelebilir. Geç olmasın, varsın güç olsun dostlar. Şikâyet etmeyi bırakıp mücadele edin. Hâlihazırda içinde olduğunuz mücadele halini kabullenin ve ne hakkında olursa olsun mücadelenize saygı duyun -başka hiç kimse duymasa bile-. Sun Tzu’ya göre en büyük zafer, hiç savaşmadan kazanılandır. Şikâyet etme hali ise kendiniz ile olan savaşta belki de en büyük düşmanınız. Onu bertaraf etme zamanı gelmedi mi?

Umut; Ruhun Yakıtı
Changing the word impossible to possible.

Ülkemiz düzelebilir; mücadele edersek. Kadınlar daha özgür ve insanca yaşayabilir; mücadele edersek. Çocuklar daha iyi bir eğitim alabilir; mücadele edersek. Ekonomimiz düzelebilir; mücadele edersek. Ülkemiz daha yaşanılabilir, daha medeni bir yer olabilir; şikâyet etmeyi bırakıp, mücadele edersek. Eminim yaşadığınız sorunlardan birinin çözümü için mücadelenizin bir etki gücü vardır. Mücadele ettiğiniz bu sorunun büyüklüğü önemli değildir. Zira bizi bir çözüm kurtaramaz ama bir tavır kurtarabilir. Sorunlar karşısında takındığımız bu mücadeleci tavır!

Umut, bu sebeple hayatlarımız için soluduğumuz hava kadar gereklidir. Soluyun onu, başkaları daha fazla kirletmeden. Daha iyi bir yaşam için yapılan tüm mücadelelere selamlarımla. Sizlere pandeminin en zor günlerinde bana umut veren bir şiirle veda edeyim. Selamlarımla…


“Balkonumu renkli çiçekler ile doldurdum,
Balkonum;
Bu beton mahşerinde nokta gibi bir yer.
Sanki göğsüne cehennemin,
Cennet gibi bir nokta kondurdum.
Benim bire üç balkonum,
Ahşap masam sığmıyor,
Koymak istersem içine.
Lakin ben ona bir dünya sığdırıyorum. “

Hasan Ali Hamarathttp://populerakim.com
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Mezunu

Related Articles

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -

Son Yazılarımız