Önceki yazımda bu referandumun Barzani için çok vahim sonuçlar doğuracağını hatta elindeki birkaç yerden vazgeçmek zorunda kalabileceğini yazmıştım. Tam olarak öyle oldu, Kerkük’ü Kürdistan’ın kalbi yapmak isterken İran sınırındaki Celevle ve Hanekin’den Tuz Hurmatu ve Mahmur’a, batıda Rabia ve Sincar’a kadar tüm tartışmalı bölgelerin kontrolünü kaybetti. Peki bu duruma nasıl gelindi? Barzani kendi sonunu bilerek mi hazırladı? IKBY ve Irak’ı ne bekliyor? Bu soruların cevabını arayalım.
Barzani çok büyük bir siyasi kademe hatası yaptı ve şuan istifa ederek bunun bedelini ödüyor. Ancak bu istifanın üzerinde biraz durmak gerekiyor. Barzani’nin görev süresi 2013 yılında dolmuştu. İki defa iki yıllığına seçimsiz görev süresi uzatıldı ve IKBY meclisi devre dışı bırakıldı. Bu durum doğal olarak muhalif Kürt partilerin büyük tepkisini çekiyordu. Öyle ki bu partilerin referanduma temkinli yaklaşma sebeplerinden biri de bu idi. Normal şartlarda da önümüzdeki günler IKBY’de başkanlık seçimleri yapılması gerekirdi ancak 15 Ekim’de ordunun Kerkük’ü ele geçirmesi ve IKBY’nin büyük bir krize girmesinden dolayı ertelendi.
Barzani istifa ederek Kuzey Irak’ta güçlü yeni isimlerin doğmasını engelledi. Çünkü büyük krizler büyük liderler yaratır. Peki bu istifa gerçek anlamda bir istifa mı? Bence asıl sorulması gereken soru bu diye düşünüyorum. Çünkü Barzani istifa ederken yetkisini yasama, yürütme, yargı yani meclis, hükümet, ve Yüksek Mahkeme arasında paylaştırsa da halen daha Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve IKBY Yüksek Siyaset Konseyi Başkanlığı görevini koruyacak. Ailesi de istihbarat ve askeri makamların en tepesinde olmaya devam edecek.
İstifa eden liderlerin istifa konuşmaları hep ilginç ifadeler barındırır. Barzani’nin konuşması da öyle oldu, kendisinin hayatına bir peşmerge olarak devam edeceğini açıklamış ve Amerikayı, kendilerini yarı yolda bırakmakla suçlamıştı.
Amerika’nın Etkisi
Amerika 2003 işgalinden beri Kürtlere destek verirken daha sonradan Barzani’nin ani çıkışının karşısında durdu. Bunun için pek çok sebep sayabiliriz. Amerika’nın Irak’taki en büyük müttefiği olan Kürtlerin, İran ve Rusya’yla enerji anlaşması imzalaması Beyaz Saray’ın tepkisini çekmişti. Referandum kararı için ise ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın referandumun ertelenmesi karşılığında Irak’la bir yıllık müzakere ve Bağdat’la müzakereler başarısızlıkla sonuçlanırsa referandum hakkının desteklenmesini garanti eden mektup göndermiş, Barzani ise bunu reddetmişti.
Barzani referandum kararı alırken muhtemelen ordu’nun Kerkük’e müdahale edebileceğini hesaba katmamıştı. Böyle bir müdahaleye AB ve ABD’nin izin vermeyeceğini düşünmüş olmalıydı. Ancak bölgede İran etkisini en aza indirmek için her şeyi göze alan ABD, diğer liderlere göre nispeten İran etkisini Irak’ta kırmaya çalışan Başbakan İbadi’nin önümüzdeki sene yapılacak seçimleri kazanması için eline ”Kerkük’ü yeniden Bağdat’a bağlamak” gibi büyük bir koz vermeyi tercih etti.
Bu durum ABD’nin Kürtleri ilk yüzüstü bıraktığı bir durum değil. 1972 yılında Richard Nixon’un Başkanlığı döneminde ABD, İran Şahı’yla beraber Kürtleri Saddam’a karşı silahlandırmaya çalışmıştı. 16 milyon dolarlık yardım paketiyle İsrail üzerinden Sovyetler’den alınması planlanan silahlar, İran ve Irak’ın Cezayir anlaşması imzalayarak barışması üzerine Kürtlere verilmemişti.
Kim Kime İhanet Etti?
Barzani istifa konuşmasında diğer partilerin ona ihanet ettiğini söyledi. Talabani yani KYB peşmergelerinin geri çekildiği doğru, peki ama neden Barzani yani KDP peşmergeleri savaşmamıştı? Yoksa her ikisi de mi ihanet içindeydi? Bu konuda İngiliz The Independent’ın tecrübeli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn “İki ana Kürt partisi olan KDP ile KYB’nin pazar günü (Kerkük operasyonundan üç gün önce) yapılan bir toplantıda, Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerden çekilmekten başka seçenekleri olmadığı konusunda uzlaştıkları netlik kazanıyor” dedi. Yerel kaynaklar da, bu toplantıya Irak Cumhurbaşkanı Fuad Masum, Mesud Barzani, Başbakan Neçirvan Barzani ve KYB’den Hero İbrahim Ahmed, Kosret Resul, Pavel Talabani, Mela Bahtiyar ve Kasım Süleymani’nin da katıldığını iddia ediyor. Henüz bu toplantı hakkında resmi açıklama yok ancak taraflar bu hezimeti birbirlerini ihanetle suçlayarak üzerinden atmaya çalışıyor. Ancak bu geri çekilme durumunda bile Amerika’nın ”Yanlış anlaşılmadan dolayı” dediği çatışmalarda 25 peşmerge hayatını kaybetti. Sonucu ne olursa olsun 8 ay sonra IKBY’de liderlik için büyük mücadeleler verileceği aşikar.
Kerkük Operasyonu
Bağdat yönetimi tarafından Kerkük’e gönderilen ordu ve Haşd el-Şaabi birliklerindeki savaşçıların çoğunu Türkmen olması Kerkük’te Irak bayraklarının yanında Türkmen bayrağının ve hatta yer yer Türk bayrağı’nın dalgalandığı görüntüler oluşmasına neden oldu. Kerkük’te şuan Kürtlerin haksız işgali zamanında yaptığı yolsuzluklar yargıya taşınmış durumda. Halk ise Bağdat’a yeniden bağlanmış olmanın mutluluğunu yaşıyor.
Şüphesiz Kerkük’ün Bağdat yönetimine geçmesine en çok da eski Kerkük Valisi Necmeddin Kerim üzülmüştür. Bir süredir kendi başına buyruk hareket eden eski vali, kendi çevresinden de ciddi eleştiriler alıyordu. Kerkük’ü referanduma katan oldu bitti meclis kararının mimarı olan valiyi Irak’ta hiç iyi günler beklemiyor.
Başbakan İbadi ise Kerkük’ün geri alınmasından sonra zafer turuna çıkmış gibi Mısır, Ürdün ve Türkiye’ye temaslarda bulunmak için ziyaretlerde bulundu. Aynı günlerde Suudi Arabistan’ın en zengin iş adamlarından oluşan bir heyet Bağdat havaalanına iniş yaptı. Kısacası Irak ”IŞİD sonrası kalkınma” planlarını hiç zaman kaybetmeden yürürlüğe koymuş görünüyor. Geçtiğimiz ay İbadi’nin BP şirketine petrol sahalarını genişletme talebi göndermesi de bunun göstergesi.
Bağdat, kronik hale gelen IKBY sorununu çok profesyonel bir şekilde çözdü diyebiliriz. Bu yıl aynı İbadi yönetiminin IŞİD’i Irak’tan söküp atması, gözlerin Bağdat yönetimine çevrilmesine neden oldu. Irak kendi toprakları üzerindeki sorunları çözerse birkaç yıl içinde bölgenin en güçlü devletlerinden biri de olabilir. Eminim ki bölge devletler kadar Iraklılar da bunun farkında olacaktır.
Çok iyi tespitler var tebrik ederim. Barzani sonrası Irak’ta yeni dengelerin oluşacağı kesin. Bunun yanında iç siyasette de yeni ittifaklar ve yeni denklemler de ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.