Majestelerinin Kayıp Yılları

0
1707

Zafer ona gerçekten inananın olur… Ve en uzun süre inananın.”              (Pearl Harbor filminden)

North Carolina’da bir lise basketbol koçu, önünde duran ve basketbolcu ortalamalarına göre kısa ve sıska sayılacak bir çocuğu gördüğünde, başarılı olacağına inanmayıp onu takıma almaktan vazgeçmişti. Ancak reddettiği bu çocuk, kendisine olan inancını yitirmemiş ve tüm yaz çalışıp boyunu ve kilosunu arttırarak bir sonraki sene takıma girmeyi başaracak ve tüm lise maçlarında 25 sayı ortalama ile oynayarak muazzam bir başarı sergileyecekti. Ancak bu onun gelecek başarıları yanında bir hiçti…

Michael Jeffrey Jordan, bütün basketbol otoriteleri tarafından tartışmasız bir şekilde dünyanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olarak kabul edilir. 17 Şubat 1963’te Brooklyn New York’ta doğan Jordan, 7 yaşında ailesi ile birlikte North Carolina’ya taşınmıştır. İlk spor macerasına babası James R. Jordan’ın en sevdiği spor olan Beyzbol ile başlayan Jordan, eyalet şampiyonluğu ve MVP ödüllerini kazanmıştır.

-Advertisement-
M. Jordan'ın çocukluk yıllarına ait bir fotoğraf.
M. Jordan’ın çocukluk yıllarına ait bir fotoğraf.

Ancak Jordan, ağabeyi Roland’dan imrenek basketbola başlayacak ve kendini bilmez bir koça rağmen mücadele edip liseyi de 25 sayı ortalaması ve B+ not ortalamasıyla bitirecektir. Jordan, lisedeki son sınıfında triple-double ortalamaları yakalayacak(29.2 sayı,11.6 ribaund ve 10.1 asist). Bu muazzam performans sayesinde Amerika’nın en başarılı lise oyuncularından oluşan ”The McDonald’s All American Team” takımının kadrosuna girmeye hak kazanacaktır.

Jordan'ın North Carolina yılları.
Jordan’ın North Carolina yılları.

Jordan, bu performansı ile gireceğini düşündüğü “Ucla” ve “Virginia” üniversitelerine giremeyecek ve Jordan adı ile özdeşleşecek “North Carolina” üniversitesine basketbol bursu alarak kaydolmaya hak kazanacaktır. İlk senesinde zorlansa da, Jordan bu lige de kısa sürede uyum gösterecek ve 1982 yılında ki final maçında bitime 15 sn kala 6 metreden attığı üçlük ile takımının şampiyon olmasını sağlayacaktır. 1983 ve 1984 yıllarında da yılın en değerli kolej oyuncusu seçilecek ve son senesini sonradan tamamlamak üzere profesyonel hayata geçme kararı alarak NBA draftlarına katılmak istediğini duyuracaktır. Aynı sene henüz profesyonel olmamışken, Amerikan Basketbol Milli Takımı’na seçilip ve halen daha bu başarıyı gerçekleştiren tek oyuncu olma özelliğini koruyacaktır.

1984 NBA Draftları’nda 3. sıradan Chicago Bulls tarafından seçilen Jordan, ilk senesinde fırtına gibi esmiş ve ligi 28.2 sayı ortalaması ile bitirmiştir. Bu performası ona en iyi çaylak ödülünü kazandırmıştır. Ancak 2. yılında şanssız bir şekilde ayağı kırılan Jordan, normal sezonda hiç bir maça çıkamamıştır. Ancak o pes edecek biri değildir ve playofflarda karşılaştıkları Boston Celtics serisine yetişip ve bir maçta 63 sayı kaydetmiştir. Bu, bir playoff maçında atılan en yüksek bireysel skordur ve hala da bu rekor kırılamamıştır. Ancak bu başarısı dahi Celtics’in Bulls’u süpürmesini engelleyememiştir. Maç sonunda Celtics’in süper yıldızı Larry Bird’e Jordan ile ilgili görüşleri sorulduğunda: ”Tanrının aramızda olduğuna inanıyorum. Tanrı, Jordan’a bürünmüş halde aramızda dolaşıyor.” demiştir. Jordan’lı Bulls, sonunda 1988-89 sezonunda konferans finaline kadar yükselmiş ancak Detroit Pistons tarafından elenmekten yine kurtulamamıştır. Ertesi süreçte takıma Scottie Pippen ve efsane koç Phil Jackson’da dahil olmuş ve bu sayede basketbol tarihinin gördüğü en iyi takımlardan birinin temelleri atılmıştır. Akabinde ilk şampiyonluk gecikmeyecek ve 1990-1991 sezonunu Bulls şampiyon olarak tamamlayacaktır. Ardındaki iki sezon boyuncamda şampiyonluğu göğüsleyen Bulls, tüm ligi domine edecek ve Jordan’ın zirvedeki yeri de iyice perçinlenmiş olacaktır. 1992 yılında yapılan Barcelona Olimpiyat Oyunları’na Milli takım ile katılan Jordan, şampiyonluk dolayısıyla altın madalya elde edecek ve “Rüya Takım” olarak adlandırılan jenerasyonun liderliğini yapacaktır. Bu başarısı ile sadece Amerika’da değil tüm dünyada tanınırlığı artan Michael Jordan, kendi adıyla çıkarttığı “Air Jordan” serisi ile listeleri alt üst ederek satış rekorları gerçekleştirmiştir. Ancak genç yaşta gelen bunca başarı ve astronomik kazançlar, Jordan’ı olumsuz etkileyecektir. Atlantic City’de defalarca kumar oynadığı ve bu durumun bir takıntı haline geldiği konuşulan Jordan, yalnız bir şekilde zirvededir ve birçok düşmanı tarafından sürekli suçlamalara maruz kalmaktadır. Tüm bunların üzerine idolüm dediği kişi olan Babası James R. Jordan, uğradığı bir silahlı saldırı sonrası yaşamını yitirecektir. Tüm bu gelişmeler üzerine Jordan, 6 Ekim 1993’te düzenlediği bir basın toplantısında, kendisine şaşkınlıkla bakan gazetecilere ve dolayısıyla tüm dünyaya basketbola olan ilgisini kaybettiğini ve bu yüzden emekliye ayrıldığını duyurmuştur.

Babası James R. Jordan
Babası James R. Jordan

Majestelerinin ilk kaybı böylece başlamış olacak ve krallığına ilk vedası da gerçekleşmiş olacaktır. Jordan, babasının kendisini hep bir beyzbol oyuncusu olarak görmek istediğini öne sürüp, Chicago White Sox takımı ile sözleşme imzalayarak tüm spor kamuoyunu şaşırtacaktır. Bu alandaki performansı da çok kötü değildir ancak Jordan zirvede olmak için doğmuştur ve bunu fark etmesi de çok uzun sürmeyecektir. 1995 yılında basketbola dönmek istediğini dile getirecek ve akabinde Bulls ile yeniden bir sözleşme imzalayacaktır. Ancak Bulls, Jordan’ın 23 numaralı formasını emekliye ayırdığı için Jordan bir süre 45 numaralı forma ile sahalarda ter dökecektir. Jordan, kayıp olan yıllarına rağmen yine de olağanüstü bir performans sergileyecek ve Bulls’a yine 3 senelik bir şampiyonluk serisi kazandıracaktır. 13 Ocak 1999’da Jordan yine ve son kez emekliye ayrılmak istediğini açıklayacak ve Majestelerinin kayıp senelerine yenileri eklenecektir. Sonraları Washington Wizards takımına ortak ve başkan olarak lige geri dönmüştür. Ancak başarısız gidişatın faturası kendisine kesildiğinde, en iyi bildiğim şey basketbol oynamak diyecek ve 38 yaşında tekrar sahalara geri dönecektir. İlk sezonunda sakatlığı sebebiyle 60 maça çıkabilen Jordan, ikinci sezonunda Wizards’ı NBA’in en çok izlenen takımı yapmıştır. Ancak Jordan yine de gidişattan pek memnun değildir ve bunu medyaya da yansıtmaktan çekinmemiştir. Bu sebeple 7 Mayıs 2003’te Washington Wizards takımının sahibi Abe Pollin, Jordan’ı görevden aldığını açıklamıştır. Jordan’a göre bu açık bir ihanettir ve en son maçına 16 Nisan 2003’te çıktıktan sonra basketbolun majestesi bir daha parkelere oyuncu olarak geri dönmeyecek ve profesyonel basketbol kariyerini noktalandıracaktır.

6 NBA şampiyonluğu, 5 normal sezon MVP’si, 5 NBA Finalleri MVP’si, 1 Yılın En İyi Defans Oyuncusu, 1 Yılın Çaylağı, defalarca Sayı Krallığı, 2 Olimpiyat Altın Madalyası ve daha birçok başarının sahibi olan Michael Jordan, yukarıda belirttiğim gibi tartışmasız tüm basketbol otoritelerine göre gelmiş geçmiş en iyi basketbol oyuncusudur. Kariyerini normal sezonda 30.1, playofflarda ise 33.4 sayı ortalaması ile kapatan Jordan, sayı ortalamalarına göre NBA’in en iyisi olarak gösteriiyor. Genel sayı sıralamasında ise Michael Jordan 3. sıradadır. Ancak belirtmekte fayda vardır ki o da; Jordan, en verimli olduğu dönemlerde basketbola 4.5 sene ara vermiştir. Bu süreleri basketbol ie değerlendirdiği varsayılırsa, şu anda genel sayı sıralamasında Kareem Abdul Jabbar ve Karl Malone’u geçeceği konusunda herkes hemfikirdir sanırım. Ancak kayıp yıllarına rağmen yine de Michael Jeffrey Jordan, gelmiş geçmiş en iyi basketbol oyuncusudur. Yazımı, Jordan’ın başarısının sırrını açıkladığı bir sözü ile noktalıyorum. Kendinize iyi bakın…

Kariyerim boyunca 9000’den fazla başarısız atış yaptım, 300’den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atış kaçırdım… Çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. Başarımın sırrı işte budur.”
Michael Jordan

-Advertisement-

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here