Türk Futbolunda Yabancı Sınırlaması Tartışmaları

1
2418
Yabancı Kuralı

Spor Toto Süper Ligi 2017-2018 İlhan Cavcav Sezonu başladı. Uzun bir yaz transfer dönemi, dört hafta ve bir milli takım arası geride bırakılırken menüde yine biraz futbol, bolca spekülasyon ve çözülmeye muhtaç problemler mevcut…

Her transfer dönemi gibi bu yazın transfer dönemi de oldukça hareketli geçti. Avrupa Futbol Şampiyonası ya da Dünya Kupası gibi iki dev organizasyonun yokluğunda taraftarlar transfer görüşmeleriyle heyecanlandı, imzalarla sevindi. 

Yabancı Transferler

-Advertisement-

Ligin üçüncü haftası geride kaldığında milli takım arası verildi ve milli takımımız yeni teknik direktörü ile sahne aldı. Ülkemiz futbolseverlerinin yakından tanıdığı Rumen Hoca Mircea Lucescu belki de emeklilik öncesi son durak olarak bu pozisyona getirildi ve ilk icraat olarak daha önce milli takımı bıraktığını açıklayan Arda Turan’ı ve Emre Belözoğlu’nu milli kadroya davet etti.

Lucescu’nun önceki duraklarından olan Shaktar Donetsk’teki başarıları parmak ısırtan cinstendi açıkçası. Futbol dünyasında önemli bir yer edinememiş Ukrayna temsilci ile uzun, istikrarlı ve başarılı yıllar geçirmiş; birçok genç oyunun seviye atlamasına yardımcı olup bonservis rekorları ile dünya futboluna armağan etmişti. Shaktar’ın başarılarında başrolde olan futbolcular ise müthiş bir scout başarısı ile genç yaşta keşfedilen Brezilyalı “yabancı” oyuncular olmuştu.

Ülke futbolunu biraz takip eden herkesin bildiği gibi 2015-2016 sezonundan bu yana yabancı sınırı esnetildi. Takımlarımız 28 kişilik kadrolarında 14 yabancı barındırabiliyor. Son günlerin popüler tartışması da bu kural. Milli takım teknik patronu Lucescu, verdiği röportajda “Bu durum Milli Takım adına olumsuz bir tablo yaratıyor. İzlediğim maçlarda 4 Türk oyuncu oynatan takım yok. Fenerbahçe ve Başakşehir de öyleydi. En fazla 3 Türk oynatılıyor. Ben sahada kimi izleyeceğim! Hangi bölgeye kimi alacağım? Bu durum sıkıntı yaratabilir.” ifadelerini kullanmıştı. Rumen Hoca milli takımın Ukrayna’ya deplasmanda 2-0 kaybettiği Dünya Kupası elemeleri grup maçından sonra da mağlubiyeti adeta yabancı kuralına ve hakem hatalarına bağlamıştı. Hemen hemen aynı dönem içerisinde Burak Yılmaz, Serdar Gürler ve Emre Güral gibi futbolcularda yabancı kuralına karşı olduklarını net bir şekilde belirtmişlerdi. Peki gerçekten Türk futbolunun karın ağrısı mevcut yabancı kuralı, ayak bağı da ülkede ki yabancı futbolcular mı? Hiç zannetmiyorum.

Avrupa futbolunun en önde gelen ekiplerini barındıran beş büyük ligde (Premier Lig, La Liga, Seria A,Bundesliga ve Lig 1) çeşitli sınırlamalar kaydıyla yabancı sınırı bulunmuyor. İngiltere’de yeni transfer edilecek futbolcunun çalışma vizesi alabilmek için ülkesinin milli takımının son iki senede oynadığı maçların yüzde yetmiş beşinde forma giymesi isteniyor. İtalya, İspanya ve Fransa liglerinde Avrupa Birliği ve ekonomik işbirliğine varılan ülke vatandaşı futbolcular yerli sayılırken takımların 3 ila 4 Avrupa birliği vatandaşı olmayan futbolcu oynatmasına izin veriliyor. Lakin bu kural konusunda mevcut durumlara göre esneklikler gösterilip ülke futbolu ve takımlarının uluslararası arenadaki çıkarları doğrultusunda çeşitli kolaylıklar sağlanabiliyor. 

Yani daha önce de ülke futbolunda devrim niteliğinde kararlara imza atan (!) Türkiye Futbol Federasyonu’nun daha önce uyguladığı ve şu anda yeniden getirmeyi ciddi ciddi plandığı yabancı sınırlaması tıpkı 2011-2012 sezonunda uygulanan Süper Final uygulaması gibi dünyanın zirvesinde olan ya da en azından orada olmayı hedefleyen ülkelerin tercih ettiği bir uygulama değil. O zaman asıl soru şu: 5+3’e kadar azalttığı yabancı sayısını iki sene sonra bir çırpıda 14’e çıkaran, iki gün önce milli takımlar futbol direktörü görevindeki Fatih Terim’in arkasında olduğunu belirtip iki gün sonra hocayı görevinden alan federasyon bu kadar plandan ve projeden bir haberken ülke futbolundaki problemleri ülkede top koşturan yabancı futbolculardan bilecek cüreti nereden bulabiliyor? Özdeşleştiği Ukrayna takımı Shaktar Donetsk’te, elde ettiği tüm başarılarında aslan payı Brezilya’lı yıldızlar ve Hırvat Dario Srna olan Lucescu, hangi maksatla yabancı kuralı konusunda eleştirilerde bulunur?

Türkiye futbolcular açısından adeta bir vergi cenneti. Avrupa piyasasında futbolcu maaşlarından yapılan vergi kesintileri yüzde 40 ila yüzde 60 arası değişirken, ülkemizde bu oran yüzde on beş – on sekiz arasında. Hal böyle olunca milli olma potansiyelindeki futbolculardan idealist olanlar dışında hiçbir futbolcu yurtdışında top koşturmayı tercih etmiyor. Modern futbol akıllarının tedirasıtında geçmeyen, çoğunlukla yerli zorunluluğu sebebiyle kulüp takımlarında forma bulabilen futbolcuların milli takım forması giymesi daha kötü değil mi? 

Yabancı sınırlamasını savunanların en büyük argümanı, oynamayan futbolcunun nasıl gelişme göstereceği sorunsalı. İşleyen demir pas tutmaz misali oynamayan bir futbolcunun gelişme kaydedemeyeceği açık, bu konuda herkes hemfikir. Lakin söz konusu kuralda bunu engelleyen hiçbir durum yok. Yani 14 yabancı pasaportlu futbolcunun kadroda bulunabiliyor olması yerli futbolcular oynayamaz şeklinde yorumlanmamalı. Mükemmelliyete giden yolda rekabet ana unsursa futbolcuların rekabet süzgecinden geçerek formayı kapması hem kendileri hem de oynadıkları takım için çok daha faydalı. 

Futbolda, daha doğrusu değişen yeni futbolda, alınan tüm kararların altında ekonomik sebepler yatmakta. Söz konusu kuralın en önemli çıkış sebeplerinden biri de bu. Basit arz – talep dengesinde olduğu gibi kulüplerin piyasada tercih edebileceği az sayıda futbolcu varken kalburüstü tüm futbolcuların maliyetlerinin şişmesi kaçınılmaz. Bu argümanı hemen somutlaştıracak olursak, Galatasaray yabancı futbolcu sınırı varken transfer ettiği Tarık Çamdal’dan lig maçlarında tek bir asist katkısı bile alamazken aynı pozisyon için hemen hemen aynı maliyete, son üç sezonun Avrupa Ligi şampiyonu Sevilla’nın en istikrarlı oyuncularından Mariano’yu kadrosuna katabiliyor. Böyle bir ortamda yeni ve esnek kuralın kulüplerin ekonomik olarak daha rahat hareket etmesini imkan sağladığını söylemek yanlış sayılmaz.

Türk futbolunun sorunları tek bir yazıyla sınırlandırılamaz elbet. Lakin her şeyin çıkış noktasını tek bir kelime ile ifade etmek istesek en doğru tanım sanırım “futbol aklı” olacaktır. Yabancı sayısının artmasına çekimser yaklaşmanın tek sebebi de bu. 

Dünya futbolu Marcelo Bielsa, Pep Guardiola, Jurgen Klopp, Julian Nagelsmann ve Maurizio Sarri gibi futbol düşünmekten dahilik ve delilik arasındaki ince çizgide yürümeye başlayan futbol akıllarının etkisinde şekilleniyor. Giuseppe Marotta ve Monchi gibi sportif direktörler ile Uli Hoeness gibi vizyon sahibi yöneticiler sözü geçen dahilere uygun ortam hazırlıyor. Ülkemizde, yani plan ve proje gibi kelimelerin lügatımızdan çıkarılsa ancak üç sene sonra farkedeceğimiz bu topraklarda doğal olarak böyle bir futbol aklı yok. Yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığımız gibi ülkemiz futbolu, gelişmeden ve ilerlemeden bir haber, sadece popülist yaklaşım ve hamleler ile faaliyet gösteren federasyon, kulüp yöneticileri ve teknik direktörler tarafından yönetilirken aslında son derece faydalı olabilecek mevcut yabancı kuralını tartışmak inanın bana yapmamız gereken en öncelikli şey değil…

Julian Nagelsmann
Alman Hoffenheim takımının 30 yaşındaki teknik direktörü Julian Nagelsmann.
-Advertisement-

1 YORUM

  1. Kesinlikle katılıyorum. Aslında sorunun cevabı için yoksun olduğumuz “futbol aklı” na ilaveten, yine bir o kadar eksikliğini yaşadığımız “bilimsel akıl”a da bakabiliriz. Ligimizde üç yabancı futbolcu kısıtlamasının olduğu yıllardaki milli takım ve kulüp takımlarının başarısıyla, kısıtlamanın azaldığı yıllardaki milli takım ve kulüp takımlarının başarılarının istatistiki yöntemlerle karşılaştırılması cevabı verecektir sanırım.
    Bu arada aynı aklın getirmeye çalıştığı ve temel sorunları çözmesi beklenen video hakemliği ile ilgili görüşlerinizi de merak ediyorum doğrusu.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here