Coventry, 69 haneli küçük bir köydür ve geçimini tarımdan sağlamaktadır. Kıt kanaat geçinen bu tarım topluluğu, bağlı olduğu Mercia Düklüğüne senenin belli dönemlerinde vergiler vermekte ve otoriteye itaatlerini sunmaktadırlar. Ta ki, Mercia Dükü Lord Leofric’in vergilere uyguladığı son zamma kadar.
Kilise ve otoriter rejimin baskısına boyun eğen halk için şartlar artık dayanılmaz hale gelmiştir. İsyan ederek tepkilerini gösterirler fakat Lord Leofric geri adım atmaz ve başkaldıranları en ağır şekilde cezalandırır. Bu durum dönemin düşesinin, yani Lady Godiva’nın zoruna gider ve kocası Lord Leofric ile konuşur fakat lord geri adım atmaz. Eşinin bitmek tükenmek bilmeyen ısrarından sıkılan Leofric, “Çırılçıplak yürü de tanrının mucizesini herkese göster” diyerek, Lady Godiva’nın at sırtında, sadece saçlarına sarınarak, Coventry sokaklarını boydan boya geçmesi koşuluyla vergi yükünü azaltacağını söyler. Lord’a göre dindar ve kendisine sadık karısı Lady Godiva bu şartı yerine getiremeyecek ve ısrarından vazgeçecektir. Bu konuşmanın üzerinden 3 gün geçtikten sonra Godiva Lord’un huzuruna çıkar ve şartı kabul ettiğini bildirir. Kiliseye göre bir kadının umuma açık yerde çıplak yürümesi büyük günahtır. Papazlar Lord’a kararından geri dönmesi çağrısında bulunurlar fakat Leofric için de iş inada binmiştir.
Lady Godiva Çıplak Bir Şekilde Şehre İner
O an geldiğinde Lady Godiva çırılçıplak bir şekilde atının üstünde, vakur ve kendinden emin duruşuyla kaleden ayrılır. Leofric onun utanarak vazgeçeceği umuduyla son ana kadar bekler. Fakat Godiva’nın yüzünde utançtan daha ziyade gurur dolu bir ifade vardır. Coventry sokaklarını boydan boya geçer. Bu durumu öğrenen halk, dükkanlarını kapatır evlerine girer. Lady’nin onuruna sokakta tek bir kişi bile kalmaz, hiçbir pencerenin perdesi aralanmaz. Lady’nin bu cesur davranışı karşısında, ona duydukları derin saygıyı gözlerini kapatarak gösterirler. Terzi Thomas hariç.
Nefsine yenik düşen Thomas, Lady Godiva’yı izlemekten kendini alıkoyamaz. Bir rivayete göre gözlerine mil çekilir, bir başka rivayete göre ise kendiliğinden kör olduğu ve öldüğü söylenir. Halk ona “röntgenci” anlamına gelen Peeping Tom lakabını takar ve tarihçiler de onu bu isimle anar. Lady Godiva’nın bu kararlı duruşu karşında Lord Leofric ise geri adım atar ve vergilerde indirime gitmekle kalmaz atlardan alınan vergiler dışında bütün vergileri kaldırır. Ve Lady Godiva, kararlı duruşu, kiliseyi bile hiçe sayan cesareti ve halkı için yaptığı fedakarlığı ile unutulmayacak sembol bir kişi olarak tarihe adını altın harflerle yazdırır.
Bu hikaye pek çok sanatçıya, düşünüre ilham kaynağı olur. Freud, herkesin hor gözle baktığı Tom için “O gerçek bir sanatçıydı” der. Freud’a göre Tom’un yaptığı ahlaki normlara ters düşen bir harekettir. Lakin bu ahlaki sapma, içgüdüsel bir durum ve Tom’un elinde olan bir şey değildir. Bu yanlışa saptığı için o bir sanatçıdır. Bir sinemacı ve fotoğrafçının en büyük arzusu gözlerini kaybetmek uğruna ‘o ana’ şahit olmaktır. Tom da Freud’a göre ne pahasına olursa olsun günahın cezbedici kollarına bırakmıştır kendini.
LADY GODİVA TABLOSU
İngiliz ressam John Collier’ın Lady Godiva isimli bir yağlı boya tablosu bulunmaktadır ve İngiltere’de Herbert Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir. Sir William Reid Dick’in Lady Godiva’nın hikayesinden esinlenerek yapmış olduğu bir heykel Broadgate şehir merkezinde sergilenmektedir. Yine Freddie Mercury’nin solistliğini yapmış olduğu dünyaca ünlü rock grubu Queens, “Don’t Stop Me Now” isimli parçalarının sözlerinde Lady Godiva’ya yer vermişlerdir. Türk şiirinin önemli temsilcilerinden İsmet Özel, Amentü şiirinde “Ne Godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur yalnız” diyerek kahramanımızı onurlandırmıştır.
Femen, üstsüz yaptıkları protestolarla adını duyurmuş bir gruptur. 2008 yılında Ukraynalı aktivist Anna Hustol tarafından kurulan grup, uluslararası evlilik ajansları, seks turizmi ve cinsiyet ayrımına karşı evrensel cinsiyet eşitliğini hedefler. Eylemlerinin ilham kaynağı ise yine Lady Godiva’dır.
Lady Godiva’nın erkek egemen bir toplumda otoritenin uyguladığı zulme sessiz kalmayıp, çıplak kalarak bir halkın namusunu koruması pek çok insana, sanatçıya ve düşünüre örnek olmuştur. Haksızlığa karşı bu asil duruşun, kadın erkek fark etmeksizin, bizlere de örnek olması dileğiyle.
LADY GODİVA FİLMLERİ
Laydimiz sinema dünyasında da pek çok projeye ilham kaynağı olmuş. İlk defa 1911 yılında, sinema dünyası henüz sessiz ve siyah beyazken, J. Stuart Blackton tarafından yönetilen ve kayıtları günümüze kadar ulaşmış bir film mevcut. Başrollerini Julia Swayne Gordon, Robert Maillard, Harold Wilson gibi sessiz olduğu halde çok şey anlatan sinemanın önemli isimleri canlandırmaktadır.
50’li yıllara gelindiğinde ise Albetr Lubin’in yönettiği farklı bir Godiva filmi daha çıkar karşımıza. Başrolünü Mauren O’Hara’nın üstlendiği filmde, trajik bir şekilde Terzi Tom’u canlandıran Alec Harford, efsanedeki Tomla ironik bir şekilde aynı kaderi paylaşmış ve gösterimden 8 ay önce hayata gözlerini yummuştur.