REM Art Space ismini Foucault’un mekan mimarisini çözümlerken kullandığı ‘heterotopya’ kavramından alan “Heterotopya” sergisine 31 Mayıs 2017 tarihine kadar ev sahipliği yapıyor. Sergide farklı deneyimleme durakları olarak karşımıza çıkan dijital heykel, video ve yerleştirme gibi yeni medya disiplinleri ile üretilmiş çalışmalar yer alıyor.
Küratörlüğünü Özgenur Geris, Gizem Yiğen ve Teri Altaras’ın yaptığı sergide Refik Anadol’un ‘Veri Kumaşı’ isimli çalışması, Büşra Tunç’un ‘Devre Dışı’ isimli çalışması, Erdal İnci’nin ‘Otel’ isimli video çalışması, Ozan Türkkan’ın ‘Substance’ isimli enstalasyonu, Hakan Gündüz ve Hazal Döleneken’in ‘Haraka’ isimli deneysel çalışması ve Server Demirtaş’ın ‘Oyun Alanı’ isimli hareketli heykel çalışması yer alıyor.
Günümüz teknoloji dili ile birleşen heterotopya kavramı, yeni medya çalışmalarında izleyici ve sanatçı arasındaki mekanı ortadan kaldırarak direkt bir iletişim ağı kurulmasını ifade eder. İz bırakarak kendi yaşamsal tepkilerini veren yeni medya sanatı, yaşamı bire bir temsil ederek toplumsalı simüle eden bir yapıya sahiptir. Bu sanat izleyiciyi çoklu düşünme ağlarına davet eder ve performatif deneyim anları yaratır. Bu bağlamda “Heterotopya” diye bir yeni medya sergisi düşünmek zıtlıkları aynı düzleme davet etmek olarak okunabilir: Bir yanımızda hareket ve deneyim, bir yanımızda da durağan kimliğe ait sanat alanı imgesi…
Serginin de ismini aldığı heterotopya kavramına ise günümüzdeki anlamıyla ilk defa Foucault’nun 1966 yılında basılan Kelimeler ve Şeyler kitabında rastlıyoruz:
“Ütopyalar gerçekle bağlantısı olmayan bölgelerdir. Bu bölgeler, toplumun gerçek mekanı ile direkt ya da tersine çevrilmiş bir ilişki içindedir. […] Her uygarlık, bünyesinde ‘ters’ olarak tanımlanabilecek bölgeler bulundurur ki bu bölgeler, bütün gerçek mekanların aynı yerde temsil edilmesi ve aynı anda tersine çevrilmesidir. […] Yansıttıkları ve bahsettikleri bütün mekanlardan tamamen farklı olduğu için, bu yerleri ütopyalardan ayırıp heterotopya olarak tanımlamak istiyorum. […] Ütopyalarla heterotopyaların aynı yerde var olmasının en güzel örneği aynadır. Ayna, yersiz bir yer olduğu için ütopiktir. Ben, aynada kendimi görürüm ama ben gerçek dışı, sanal bir mekanda değilimdir. Ben oradayım, ama orada değilim. Orada olan, beni kendime gösteren bir gölgedir ve bu gölge benim nerede olmadığımı görmemi sağlar: aynanın ütopyası budur. Heterotopya olmasının nedeni ise ayna gerçekte var olmaktadır ve var olmamın karşıtı bir hareketi simgeler. Aynanın var olduğu noktadan benim olmadığım noktayı görebilirim.”
Foucault bu metniyle heterotopya kavramını sosyal bilimlere aktarmıştır ama sözcük aslında Foucault’un icadı değildir. Tıbbi bir terim olan heterotopya, insan vücudundaki bir organın olması gereken yerde değil de başka bir yerde oluşmasına verilen isimdir. Günümüzde ise mimarlıkta kullanılmaktadır. Foucault da bu kavramla birçok farklı ve ayrık olanaklı mekanın olanaksız tek bir mekanda bir arada bulunmasını, yani ortak olarak ölçülemeyeceği halde birbiriyle yan yana veya üst üste getirilmiş mekanları anlatmaktadır.
REM Art Space
Adres: Çukurcuma Caddesi No:20 Beyoğlu/ İSTANBUL
Telefon Numarası: 0212 245 25 40