Herkese merhabalar 🙂 Film analizlerine devam ediyoruz. Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesiyle izlediğim Dangal filmi hakkında bir şeyler karalayacağım.
2016 yılının son günlerinde Hindistan’da vizyona giren bu harika filmi, ülkemizdeki sinemalarda Ağustos ayında izleme şansı bulabildik. Disney ve Aamir Khan Productions yapım şirketlerinin desteğiyle yapılan bu film, Hindistan başta olmak üzere ABD ve Çin’de de beklenenden çok daha fazla rağbet görmüş ve beğenilmiştir. Özellikle Hindistan’da sinemada tüm zamanların en çok izlenen filmi ve en çok hasılat yapan Hint yapımı film gibi muazzam başarılara imza atmıştır.
Film hakkındaki düşüncelerime geçecek olursak; gerçek bir yaşam hikayesini beyaz perdeye muhteşem bir etkileyicilikle aktarmış bu film. 160 dakikalık süresiyle gözünüze uzun gelebilir ama izlerken çok hızlı ilerleyen olay örgüsünün de etkisiyle oldukça sürükleyici olan film, adeta bir solukta bitmiş hissi uyandırdı bende. Kesinlikle bir kere izlenip bir daha yüzüne bakılmayacak filmlerden değil, eminim ki bu filmi siz de tekrar izlemek isteyeceksiniz. Her izlediğinizde de ayrı bir tat alacaksınız. Filmi irdelemeye geçelim ama analiz yaparken bir yandan da filmi tamamen buraya yazmak da istemiyorum, bu yüzden özellikle filmin en güzel yerlerine değinmemeye çalışacağım. Yine de spoiler içeren kısımlar da olacaktır!
[WPGP gif_id=”5027″ width=”600″]
Filmin ana kahramanı Mahavir Singh Phogat, eski bir güreşçi. Zamanında ülke şampiyonu olan çok azimli, çok başarılı, gelecek vaat eden bir güreşçi iken bir takım nedenlerden dolayı güreşi bırakma kararı alıyor. Kendisinin meziyetlerine filmin açılış sahnesinde yakından tanık olacaksınız. İçinde ukde kalan tek şey ise ülkesi adına bir madalya kazanabilmek. Kendisi bu başarıya ulaşamıyor ama artık bundan sonraki tek dileği, doğacak oğlunu güreşçi yaparak bu başarıyı ülkesine getirmek. Ama ne yazık ki köy ahalisinin de tüm önerilerine (!) rağmen Mahavir’in dört evladı da erkek olmuyor. Sonrasında da Mahavir’in tüm umutları suya düşüyor ve hayallerinden vazgeçmeye karar veriyor.
Bir gün Mahavir işten evine döndüğünde fena halde hırpalanmış iki çocuk ile anneyle babasını evinin bahçesinde görüyor. İlk önce yeğeni Omkar’ın yaptığını düşünüyor, fakat daha sonra bu dayağı kızları Geeta ve Babita’nın attığını öğrenince Mahavir’in içinde solan umutlar tekrar yeşeriyor. Bu sahneyi filmde dış ses olarak da karşımıza çıkacak olan Omkar şöyle şu sözlerle özetliyor: “Boğulmakta olan bir insan için tek bir dal parçası bile umut olmaya yeter derler. Amcam, dal parçasını bırakın iki cankurtaran bulmuştu.”
[WPGP gif_id=”5030″ width=”600″]
Ve asıl hikaye bundan sonra başlıyor. Artık Geeta ve Babita babalarının yeni umutları, dolayısıyla yeni bir güreşçi adayı oluyorlar. Bir güreşçi olmak kolay değil, haliyle bu konuda oldukça tecrübeli olan Mahavir kızlarını onların sınırlarını oldukça zorlayan bir antrenman programıyla çalıştırıyor. Bir de köydeki insanların kızlara bakış açısının çok farklı olması olayları çok daha zorlaştırıyor. Özellikle bu yolda Geeta ve Babita inanılmaz zorluklarla karşılaşıyorlar ve başlarına gelmedik olay kalmıyor. Babaları bu yönde onları güreş manasında çok iyi desteklese de, çok fazla zorluk da yaşatıyor kızlarına. Geeta ve Babita’nın yaşadıkları bir süre sonra canlarına tak ediyor ama şahit oldukları bir olay onları güreşe daha sıkı sarılmalarına sebep oluyor. Yeterince hazır olup tecrübe kazanan Geeta, ulusal seviyede de epey başarı kazanıp ülke şampiyonu oluyor ve akademiye gidiyor. Akademide bambaşka bir ortam ve başka bir antrenör ile karşılaşan Geeta ile Mahavir’in bir süre sonra arası bir şekilde bozuluyor.
[WPGP gif_id=”5036″ width=”600″]
Uluslararası seviyede mindere çıkan Geeta için işler pek iyi gitmiyor. Babita ise ulusal seviyede başarılar göstermeye başlıyor. O da akademiye katılıyor. Mahavir ve Geeta’nın arası Geeta, Mahavir’den ondan özür diledikten sonra tekrar düzeliyor. Bu defa da tamamen zıt kutuplarda olan akademi antrenörü ile Mahavir ve kızlarının başı derde giriyor. Bu kısımlara çok değinmek istemiyorum, izlemesi çok daha zevkli bölümler buralar. Ve bir süre sonra Hindistan’da düzenlenecek olan Commonwealth oyunlarında ülkesi adına mücadele edecek Geeta’nın da müthiş bir başarı göstererek altın madalya alması bekleniyor. Bu bölümde özellikle Mahavir adına çok çetrefilli olaylara tanık oluyoruz. Film son sahnelerde inanılmaz bir gerilime sahne olsa da güzel bir şekilde sonlanıyor, bunun garantisini verebilirim. 🙂
[WPGP gif_id=”5032″ width=”600″]
Gerçek olaylardan esinlenerek yapılan bir film demiştik yazının başında. Mahavir’in kurduğu, onu adeta hayata bağlayan, her sabah kalktığında gerçekleştirmeyi dilediği hayaldi bu olayların başlamasına sebep olan. Aslında o, bir oğlunun bu hayalini gerçekleştireceğini düşünüyordu. Ama bir erkek evlat sahibi olmayınca, Mahavir hayallerini tam kalbine gömecekken kızları Geeta ve Babita’dan gelen o umut tohumu yüreğine düştü. O da bu tohumu aldı ve hırsla, azimle, çalışkanlıkla, özveriyle büyüttü, yetiştirdi, sonunda hayallerini kızları aracılığıyla gerçeğe kavuşturmayı başardı.
Aamir Khan her zaman olduğu gibi kusursuz bir oyunculuk sergiledi. Film çekimlerinden önce Mahavir’in yaşlılık bölümlerinin çekilmesi için tam 28 kilo almış ve ondan sonra gençlik bölümlerinin çekimleri için yirmi haftada 20 kilo vermiş. Gerçekten harika bir özveri. Filmde Khan’dan başka popülaritesi yüksek oyuncu yok. Bence bu cast seçimi de filmin gerçekliğini ve doğallığını korudu. Film atmosferi, mekan seçimleri, zaman geçişleri de bu gerçekliği ve doğallığı bozmamış ve hatta daha iyi bir hale getirmiş. Müzik seçimleri tek kelimeyle harikaydı. Bollywood’un en güzel yanlarından biri de harika müzikleri. Bu filmde de yeri gelince güldüren, yeri geldi mi de hüzne boğan muhteşem müziklerle film bir seviye daha yukarıya çıkarılmış.
Aamir Khan çektiği her filmde sosyal mesaj vermeyi sever ve yine bu filmde ülkesiyle ilgili çok güzel ayrıntılara dikkat çekmiş. Özellikle Hindistan’ın o güzel yüzünün ardında kalan kısımdaki cinsiyetçiliği ve ataerkil toplumun kadınlara bakış açısını, filmdeki bazı olayları örnek vererek müthiş bir etkileyicilikle gözler önüne sermeyi başarmış. Bunun yanında bir de insanların kadın güreşine genel bakışı, kadın güreşinin desteklenmemesi gibi sportif olaylara da değinilmiş filmde. Bu film ne kadar etkileyici oldu bilinmez ama özellikle kırsal kesimlere sportif yardımların arttığını duydum.
Dileyelim ki bu ve bunun gibi filmler az da olsa bir kısım insanın gözlerini açıp hayatını gerçek manada yaşayabilme şansı ve hayallerini gerçekleştirme şansı verir. Haryana’nın Balali isimli küçücük bir kasabasından çıkan bu muhteşem başarı öyküsü, dileyelim dünyanın her yerindeki hayallerinden vazgeçme noktasına gelen insanlara bir ilham kaynağı olsun.