Pazar, Nisan 28, 2024

10’ların Yolculuğu

 

İnsanlar değişir ve değiştirir…

Yaklaşık on bin yıllık tarihi boyunca insanlık sürekli değişmiş, hayatta kalmak için yeni yöntem ve araçlar geliştirmiştir. Toplumların değişimlerinin yanı sıra özne olarak tek bir insan da yaşam süresi boyunca değişir. Değişime ayak direyen en gelenekçi özne bile yaşadığı çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık çağlarında hem fiziksel hem de davranışsal olarak bu kaçınılmaz sürecin bir parçası olur. O halde değişmeyen tek şey Socrates’in “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” sözüdür.

Serdar Akar imzalı Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminin sonunda çok güzel bir cümle vardır: “Hayat fena halde futbola benzer.” Bu sözden yola çıkarsak hayatı değişim üzerine kurulu insanların icra ettiği bir spor olan futbolun da değişmemesi mümkün değildir. Kurallar değişiyor, kazananlar değişiyor, kaybedenler değişiyor… Bütün bunlar olurken futbolcuların ve onların saha içindeki organizasyonlar bütünü olan taktiklerinin değişmesi de tabi ki kaçınılmaz oluyor. Futboldaki bu değişimlerden en çok etkilenen ise 10 numara ya da serbest oyuncu olarak nitelendirilen oyunculardır.

Modern anlamda taktik kabul edilebilecek ilk diziliş, Herbert Chapman’ın mucidi olduğu WM sistemiydi. Öte yandan İngiltere’nin tarihindeki tek Dünya Kupası zaferinin mimarı Sir Alf Ramsey 4-4-2 sistemini futbola kazandıran isim olarak da kabul edilirken, İtalyan ve Arjantinli futbol akılları 3’lü savunmayı dünya futboluna armağan etmişlerdi. Tek kişilik defans hattından oluşan 1-2-7 ile başlayan diziliş ve saha içi dağılımları, yukarıda değindiğimiz üç ana akımdan yola çıkarak çeşitli yamalar, eklemeler ve geliştirmeler ile sürekli bir değişim yaşıyor. Dizilişler sürekli değişse de ağırlıklı yönelim oyunun her geçen gün daha kollektif bir yapıya doğru ilerlemesi. Bunun neticesinde de zaman zaman forvet, zaman zaman da defans hattından kısılarak oyun hakimiyetini ele geçirmek adına orta sahada çoğalma genel geçer bir kabul görüyor.

10'ların Yolculuğu

Yedi kişiyle başlayan forvet hattı, her geçen gün azalarak tek kişiye kadar düştü. Ofansif mantaliteye sahip takımlar oyuna hükmetmek için, savunma ağırlıklı oynayan takımlar ise rakibi kaleden uzak tutup tehlikeli bölgeler dışında rakibi durdurabilmek için orta sahayı kalabalıklaştırıp forvet ve defans hattından fedakarlık yaptılar. Bu kısıtlamalar ise yalnızlaşan forvet hattını golle buluşturmak gibi bir soruna yol açtı. Aslında çözümü daha kolaydı. Forvet ve orta saha arasında bağlantıyı sağlayacak, hem orta sahada sayıca üstünlük yapacak hem de tek forveti golle buluşturmak için pozisyon hazırlayacak teknik becerisi üst düzey bir oyuncu tanımı: 10 Numara.

Nandor Hidegkuti, futbol tarihindeki ilk 10 numara olarak kabul edilir. Macar yıldız zamanın statik forvet anlayışını değiştirmiş, maçlarda orta sahaya yakın olup hücum hattına pozisyonlar hazırlayarak futbolda yeni bir mevkinin temellerini atmıştır. Hemen hemen aynı yıllarda Bobby Charlton ve Raymond Kopa bu yeni anlayışın diğer önde gelen temsilcileri olarak önemli başarılar elde etmişlerdir.

Bu yıldızların yarattığı başarı sonrası dünya futboluna yeni 10 numara formalılar damga vurmaya başladı: 80’lerde çocukların duvarlarını süsleyen Schuster, Platini, Zico, Socrates, Hagi, Savicevic ve tabii ki Diego Armando Maradona posterleriydi. 90’lı yıllarda ise Baggio, Zidane, Rivaldo, Okocha, Prosinecki ve Laudrup tüm kupaları kazanıyordu.

Yazının henüz başlarında 10 numaraların, saha içi dizilişlerindeki değişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıktığından bahsetmiştik. Belki de 10’ların sonunu hazırlayan en büyük sebeplerden biri de yine taktik dizilişleriydi. Takımlarının en büyük yıldızları, taraftarların izlemekten en çok haz duyduğu isimler onlarken bu oyuncuları maç esnasında kenarda oturtmak önemli bir problemdi. Teknik direktörler 10 numarayı sahada tutmak için yalnızca birkaç taktik dizilişte sahaya çıkabiliyordu. Yani takımda 10 numara bulundurmak, taktik diziliş konusunda takımın çeşitliliğine önemli bir sekte vuruyordu. Aykut Kocaman’ın zamanında Alex’i takımda istememesinin altında da, Sneijder’in gönderilmesini isteyen Galatasaray taraftarlarının düşüncelerinin temelinde de bu düşünce hakimdi.

Milenyumla birlikte teknolojinin futbolun içinde önemli bir aktör haline gelmesiyle takımların koşu mesafeleri giderek arttı. Her ne kadar bu istatistik tek başına bir anlam ifade etmese de takımların saha içinde daha fazla hareket ettikleri su götürmez bir gerçek. Bu sebepledir ki artık takımların sahada daha az koşan oyuncu bulundurma lüksleri her geçen gün azalıyor. Her ne kadar hala seksenli ve doksanlı yıllardan esintiler sunan saf 10 numaralar kalsa da, 2000’lerin ortalarından itibaren birçok 10 numaranın oyun tanımlarının değiştiğine şahit olduk. Değişen futbola adapte olan yıldızlar forvet arkasından daha geriye kayarak oyunu iki yönlü oynayabilen “Box to Box” orta saha oyuncularına evrildiler. Orjinleri itibariyle yaratıcılığı üst düzey olan yıldızlar daha çok koşup orta sahanın ağır işlerinde daha fazla aksiyon almaya başlayınca, sahada klasik 10 numaralara göre çok daha rahat var olabilecek duruma geldiler.

Dünyanın en iyi iki takımını düşünün. Sonra orta sahalarındaki iki Hırvat yıldıza bakın; Luka Modric ve İvan Rakitic. Futbola klasik 10 numara olarak başlayıp futbol dünyasına ismini duyuran iki yıldız da kariyerlerinde en üst noktaya çıkmak için yukarıda açıkladığımız değişimi geçirdiler. Söz konusu değişimin çıkış sebebinin de az önce değindiğimiz futbol güncellemeleri olduğunu söyleyebiliriz. İşe bir de oyuncu penceresinden bakalım: Bu değişimle rakip savunmanın markajından kurtulan oyuncular, merkez orta sahaya kaydığında kendi defansının hemen önünde daha az markajda topla buluşup yeteneklerini daha rahat gösterme şansı elde edebiliyor. Yani 10 numaralardaki bu değişim oyunculara da oldukça pozitif bir etki yaşatıyor. Bir de Thiago Alcantara’yı düşünelim: Bu sezon Bayern’de merkez orta saha oynadığı maçlarda yeteneklerini çok daha rahat gösterme fırsatı buldu ve bunun da etkisiyle eski takımı Barcelona’nın kendisini elden çıkardığından çok daha fazla bir bonservis ücretiyle Thiago’yu tekrar kadrosuna katacağı konuşulmaya başladı. Georginio Wijnaldum, Ever Banega, Miralem Pjanic gibi oyuncularda söz konusu değişimi yaşayıp kariyer gelişiminde önemli basamaklar atlayan isimlere örnek olarak yazıda kendilerine yer buluyorlar.

10'ların Yolculuğu

Arz ettikleri önem ve gösterişli futbola yatkınları sebebiyle her zaman tribünlerin ilgisini topladı 10 numaralar. Bir başka deyişle futbolun sanata en çok yaklaştığı anlarda, önlerinde bulunan tuvale en güzel fırça darbelerini vuran onlardı hep. Lakin işler ters gittiğinde en çok sorumlu tutulan da yine onlardı. Mesut Özil ve James Rodriguez günümüzde türünün en başarılı örnekleri. Zaman zaman sahada 80’li ve 90’lı yıllardan esintiler sunmaya devam ediyorlar. Ancak futbolun evrimi sonucu bu gibi futbolcular bulundukları takımlarda barınamamaya başladılar. Mesut Özil, sezonu Premier Lig asist kralı olarak tamamlasa da takımda en çok eleştirilenlerin başında geliyor. James Rodriguez, Real Madrid’de bu sezon çok az şans bulsa da neredeyse oyuna her girdiğinde önemli işler yapmayı başardı. Ödülü mü? Real’de yer bulamayacağı için Bayern’e gönderildi.

Futbol, dünyada küreselleşmenin gözlemlenebileceği en önemli piyasalarından bir tanesi. Dolayısıyla dünya futbolunda olan bu değişimler tabi ki ülkemize de çok çabuk tesir etti. Alt yaş kategorilerinde ve profesyonel kariyerinin başlarında harika bir 10 numara potansiyeli olarak ismini duyuran Okay Yokuşlu kendisini dört büyüklere taşıyan Kayserispor macerasında ve geçtiğimiz iki sezon Trabzonspor’da merkez orta saha olarak şans buldu ve beklenen patlamayı gerçekleştirdi. Son yıllarda ligi domine eden Beşiktaş’ta ise başarının en büyük pay sahiplerinden biri kuşkusuz Oğuzhan Özyakup’tu. Zaman zaman teknik direktör Şenol Güneş tarafından 10 numara olarak oynatıldığında, tıpkı Nuri Şahin gibi önemli problemler yaşadı. Bütün bunların yanında bahsettiğim oyuncuların tamamına yakınının merkez orta sahada kendilerini çok daha rahat hissettiklerini söyleyen demeçleri de bu değişiminin gerçekliğinin somut kanıtı olarak kabul edebiliriz.

İnsanoğlu gibi futbolda çok sık değişiyor. Bugünün unutulanları muhtemelen yarın futbol tarihinin fazla tozlu olmayan sayfalarından gün yüzüne çıkacak, bazıları ise onların yerine bir süreliğine rafa kalkacak. Kimi değişimlere adapte olup zirveye tırmanırken kimi değişime ayak diretip hayatta kalmaya çalışacak. Futbol severler bu sporu tutkuyla takip ederken, 10’ların değişimine şahit olmak da bence oldukça heyecan verici olacak..

Related Articles

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -

Son Yazılarımız