Anksiyete günümüzde en fazla karşılaşılan psikolojik rahatsızlıklar arasında yer almaktadır ve kaygı bozukluğu olarak da bilinmektedir. Günlük hayatımızda karşılaştığımız kötü olaylar veya travmalar sonucunda kaygılarımız artabilmektedir. Şehirleşmenin, doğadan uzaklaşmanın, iş hayatının stresi karşısında insanlar fark etmeden fazla stres yükünü kaldıramaz duruma gelebilmektedir. Kimi insanlar karşılaştıkları kötü olayları daha sakin bir şekilde atlatabilirken kimileri de bu atlatma sürecini daha farklı şekillerde yaşayabilmektedir. Aşırı bir şekilde kaygı bozukluğu olan kişiler anksiyete halinde olabilirler.
Devamlı olarak etrafındaki kişilerin veya kendilerinin başına kötü bir şeyler geleceğini düşünenler ve bununla ilgili yoğun bir şekilde endişe duyanlar, belli bir süre sonra günlük hayatına devam edemeyecek şekilde bu durumdan etkilenmektedir. Kendi hayatlarına normal bir şekilde devam etmelerini engelleyen bu durum, insanların yakın çevreleriyle olan iletişimlerini de sekteye uğratmaktadır. Çünkü genel olarak anksiyetesi olan kişiler yakınlarını devamlı olarak arayarak durumlarını kontrol etme isteği duymaktadır.
Anksiyeteyle Birlikte Hangi Durumlar Tetiklenir?
Evham hastalığını yoğun bir şekilde yaşayanlarda genellikle sıkıntı ve huzursuzluk hissi, hızlı bir şekilde yorulma, dikkat eksikliği, sinirlilik, uyku bozukluğu gibi durumalar da ortaya çıkmaktadır. Baş ağrısının da tetiklendiği bu rahatsızlıkta huzursuz bağırsak sendromu da ortaya çıkabilmektedir.
En Fazla Kimlerde Anksiyete Görülür?
Yapılan araştırmalara göre kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla anksiyete görüldüğü belirlenmiştir. 30’lu yaşlarla birlikte insanlarda daha fazla ortaya çıkan bu rahatsızlık orta yaş dönemi geçmeye başladıkça azalmaktadır.
Genetik olarak da aktarımı olabilen anksiyete, çocukluk yaşlarında çeşitli travmalar yaşamış kişilerde daha sık görülmektedir. Ailesi tarafından baskıyla büyümüş kişiler, hareketlerine çok fazla müdahale edilmiş olanlar, hayata olumsuz bir şekilde bakan insanlarda da ortaya çıkabilmektedir.
Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?
Bu soruyla ilgili bilinmesi gereken en önemli konu, alanında profesyonel sağlık çalışanları tarafından tedavi edildiğinde atlatılabilen bir hastalıktır. Tedavi sürecinde genellikle beyindeki kaygıları azaltmaya yarayan antidepresan ilaçları kullanılmaktadır. 1 veya 2 yıl düzenli olarak yapılan tedaviler sonucunda insanlar daha kolay bir şekilde baş edebilmektedir. Savunma mekanizması değişen bu kişiler kaygılı olan hallerini çeşitli yöntemlerle azaltabilmektedir. Sadece ilaç kullanımı ile değil bilişsel tedavi olarak geçen psikoterapi ile de tedavi edilebilmektedir. Farmakoterapi ve psikoterapi olarak iki şekilde gerçekleştirilebilen tedavi sürecini gelin birlikte inceleyelim.
1.Farmakoterapi
Farmakoterapi yönteminde pek çok farklı etkileri olan ilaçlar kullanılmaktadır. SSRI ve SNRI grubu ilaçlardan olan ve seratonin üretimini artıran ilaçlar, trisiklik antidepresanlar, benzodiazepinler veya santral etkili veta blokör ilaçlar bu tedavi sırasında tercih edilenler arasındadır. Doktorlar tarafından yazılabilen bu ilaçlar yine doktor kontrolü ile azaltılarak bırakılmaktadır. Aksi tadirde kaygı bozukluğu tekrar ortaya çıkabilmektedir.
2.Psikoterapi
Psikoterapi yöntemi ilaç kullanmaya gerek kalmadan hekimler tarafından, hastada olan kaygı bozukluğunun sebeplerinin ortaya çıkmasını sağlar. Bu süreç hastaların yanlış düşüncelerini kendi kendi kendine fark ederek, kendilerini tedavi etmelerini sağlamaktadır. Hekimlerin yönlendirmeleri ile oluşturulan bu farkındalık, endişenin azalarak bu durumlarla daha kolay baş etme yöntemlerinin bulunması ile tamamlanmaktadır.